Arkadaşlar bir süredir Steam üzerinde Call of Duty serilerini online oynarken punkbuster alakalı bir not ile oyundan atılmalar oluyordu.Son zamanlardada pek çok forum sitelerinde (buna steam forumu da dahil) pekçok ilginç metodlar söylenip durdu.Driver problemi ile ilgili bu sorunda kimileri widescreenden dolayı,kimileri xfire-fraps gibi aracı programlar demiş birsürü şeyler yazılıp durmuş.Sorunun çözümü ise oldukça basit.Yapılacak ilk şey önce punkbuster güncellemesini yapmak.Eğer punkbuster güncel ise DirectX'in otomatik güncellemesinden DirectX güncellemesi yapılması yeterli olacaktır.Bu gelen güncelleme ise SDK lardaki kopma sorunlarını engelleyecek türden bir eklenti güncellemesi yapılıyor.Güncellemeyi yaptıktan sonra sorunsuz bir şekilde ister xfire da açık olarak,isterseniz fraps da açık olmak üzere sorunsuzca oyun oynanabiliyor.
İyi eğlenceler herkese.
19 Temmuz 2010
14 Temmuz 2010
Prince of Persia:Forgotten Sands
Yılların yaşlandıramadığı korkusuz prensimiz yeni hikayesi ve yeni maceraları ile aramıza katılıyor.Ubisoft bu prensi hiç yaşlandırmayacak gibi görünüyor ve yeni aksiyonlara sürüklüyor.
Oyunun hikayesinde,Prensimizin kardeşi olan Malik’i yönettiği şehir olan Azad’ı ziyaret etmesi ile başlıyor.Malik’in yönetmiş olduğu şehrin kuşatma altında olduğunu gören prensimiz,Malik’e yardım etmek için kardeşi ile Kralın sarayında buluşması ile başlar. Malik kardeşi prens’e kralın sarayının altında gizli bir kum ordusunun olduğunu,aktif edildiği takdirde çok büyük bir ordunun kontrolünü ele alabileceğini söyler.Malik bu kum ordusu sayesinde kuşatma altında olan şehrini kurtarabileceğini prense söyler.Prensimiz ise bu fikrin doğru olduğu konusunda şüphesi ile yapılmaması gerektiğini orduyu aktif hale getirilmemesi gerektiğini uyarması Malik’in fikrini değiştirmeye yetmez,aksine orduyu aktif ettikten sonra düşündüğü şeyin tam tersi ortaya çıkar.Ortaya çıkan ordu geçmişte kumların efendisi olarak bilinen Djinn adındaki bir şeytani komutanın kum ordusu ortaya çıkar. Kum ordusunun en kötü özelliği ise,dokundukları her insanı kumdan heykel haline dönüştürüp,insanların can özelliğini kendine kullanabiliyor olması.Orduyu aktif etmek için bir madalya kullanılıyor ve aktif edildikten sonra bu madalyon ikiye bölünüyor.Bir parçasını Malik,diğer parçasını ise prensimiz alıyor.Madalyon sayesinde öldürdüğümüz adamlar sayesinde deneyim puanları kazanarak yeni özel yetenekler kazanabiliyoruz.Amacımız dünyaya adım atan bu orduyu ve Djinn’i yok etmek ve geldiği yere geri göndermek.
Oyun içerisindeki görsellikler,bir önceki oyundaki gibi yarı çizgi karakter,yarı gerçekçilik olarak yapılmamış,eski görsellik ve gerçekçilik görüntüleri ile yapılmış. Oyun içerisindeki oynanabilirlik oldukça rahat görünmesine rağmen,bazı yerlerde kameraların sabitlenmesi sebebiyle belirli bölümler ve yerlerde can sıkabiliyor. Diğer yandan oyundaki karakterin savaş yetenekleri bir önceki oyunlarındaki savaş yeteneklerini kullanabiliyor olmamızın yanı sıra,az da olsa yeni hareketler geliştirilmiş.Bunların yanı sıra özel yetenekler diye tabir edebileceğimiz belli başlı yeni yeteneklerimiz var.Bunlardan biri suyu beton haline getirebilme özelliğimiz.Bu özel yetenekleri nerden bulduk diye sorarsanız şöyle cevap verebiliriz.Oyun içerisinde belli yerlerde özel portallar mevcut.Bu portallara girerek geçmişte su şehri olarak tabir edilen bir şehre giriş yapıyoruz.Djinn adı verilen bu komutanın zamanında bu su şehrindeki insanlarla yapmış olduğu kum-su savaşlarından sadece tek bir bayanın (Razia) hayatta kalması ile bu kişiyle tanışarak Djinn’i nasıl yok edebileceğimiz hakkında yardımcı oluyor.Bu yardımların yanında bize ekstradan özel yetenekler sunuyor.Bunlardan biri az öncede ifade ettiğimiz gibi,suyu beton haline dönüştürebilme özelliği.Başka bir özellik ise her zamanki gibi zamanı geriye getirme özelliği yine diğer oyunlarda olduğu gibi içerisinde mevcut bir özellik.Bunların dışında diğer yeteneklerimiz ise,deneyim puanları daha doğrusu her bir öldürdüğümüz düşmandan gelen deneyimler sayesinde alabileceğimiz yetenekler var.Bunlardan biri “Stone Armor” adından da anlaşılacağı gibi, kaya armor adı verilen bir armor sayesinde gelen saldırıların hasarlarını engelleyebilen bir yetenek.Bir diğeri “Trail Flame” adındaki bir yetenek.Bu yeteneği aldığımızda prensimizin etrafı yanmaya başlıyor ve dokunduğumuz düşmanlara ekstradan hasar verebiliyor.Diğer yetenek ise “Whirlwind” bu yetenekte ise prensimiz yere yumruk atarak etrafındaki düşmanlara hasar verebiliyor ve etrafınıda açmış oluyor.Diğer bir özel yetenek ise “Ice Blast” bu yetenekte ise hedef aldığınız düşmanın yönüne doğru yerden buz fırlatarak ekstra hasar verebiliyorsunuz.
Oyunun genel detaylarına bakacak olursak,oyun menü içerisinde grafik detayları ile ilgili hiçbir şey bulunmuyor.Genel bütün grafik ayarları oyunun yüklendiği klasör içerisindeki “Settings” uygulamasını açarak istediğiniz detaylandırmaları yapabiliyorsunuz. Bunların yanı sıra oyun içerisinde “Uplay” adında yeni bir menü gözümüze çarptı.Ubisofta kayıtlı iseniz bu kayıt içerisinde oynadığınız oyun zamanı içerisinde size “Achieve”ler gelebiliyor.Böylece ekstra yeni karakterler ve yeni özellikler kazanabiliyorsunuz.
Son olarak özetlemek gerekirse,görsellik bakımından yeterli düzeyde,oynanabilirlik bakımından oldukça başarılı (birkaç bölümdeki kamera sorunlarını saymazsak),aksiyon bakımından yeterli kalitede bir oyun olduğunu söyleyebiliriz.İyi eğlenceler herkese.
Oyunun hikayesinde,Prensimizin kardeşi olan Malik’i yönettiği şehir olan Azad’ı ziyaret etmesi ile başlıyor.Malik’in yönetmiş olduğu şehrin kuşatma altında olduğunu gören prensimiz,Malik’e yardım etmek için kardeşi ile Kralın sarayında buluşması ile başlar. Malik kardeşi prens’e kralın sarayının altında gizli bir kum ordusunun olduğunu,aktif edildiği takdirde çok büyük bir ordunun kontrolünü ele alabileceğini söyler.Malik bu kum ordusu sayesinde kuşatma altında olan şehrini kurtarabileceğini prense söyler.Prensimiz ise bu fikrin doğru olduğu konusunda şüphesi ile yapılmaması gerektiğini orduyu aktif hale getirilmemesi gerektiğini uyarması Malik’in fikrini değiştirmeye yetmez,aksine orduyu aktif ettikten sonra düşündüğü şeyin tam tersi ortaya çıkar.Ortaya çıkan ordu geçmişte kumların efendisi olarak bilinen Djinn adındaki bir şeytani komutanın kum ordusu ortaya çıkar. Kum ordusunun en kötü özelliği ise,dokundukları her insanı kumdan heykel haline dönüştürüp,insanların can özelliğini kendine kullanabiliyor olması.Orduyu aktif etmek için bir madalya kullanılıyor ve aktif edildikten sonra bu madalyon ikiye bölünüyor.Bir parçasını Malik,diğer parçasını ise prensimiz alıyor.Madalyon sayesinde öldürdüğümüz adamlar sayesinde deneyim puanları kazanarak yeni özel yetenekler kazanabiliyoruz.Amacımız dünyaya adım atan bu orduyu ve Djinn’i yok etmek ve geldiği yere geri göndermek.
Oyun içerisindeki görsellikler,bir önceki oyundaki gibi yarı çizgi karakter,yarı gerçekçilik olarak yapılmamış,eski görsellik ve gerçekçilik görüntüleri ile yapılmış. Oyun içerisindeki oynanabilirlik oldukça rahat görünmesine rağmen,bazı yerlerde kameraların sabitlenmesi sebebiyle belirli bölümler ve yerlerde can sıkabiliyor. Diğer yandan oyundaki karakterin savaş yetenekleri bir önceki oyunlarındaki savaş yeteneklerini kullanabiliyor olmamızın yanı sıra,az da olsa yeni hareketler geliştirilmiş.Bunların yanı sıra özel yetenekler diye tabir edebileceğimiz belli başlı yeni yeteneklerimiz var.Bunlardan biri suyu beton haline getirebilme özelliğimiz.Bu özel yetenekleri nerden bulduk diye sorarsanız şöyle cevap verebiliriz.Oyun içerisinde belli yerlerde özel portallar mevcut.Bu portallara girerek geçmişte su şehri olarak tabir edilen bir şehre giriş yapıyoruz.Djinn adı verilen bu komutanın zamanında bu su şehrindeki insanlarla yapmış olduğu kum-su savaşlarından sadece tek bir bayanın (Razia) hayatta kalması ile bu kişiyle tanışarak Djinn’i nasıl yok edebileceğimiz hakkında yardımcı oluyor.Bu yardımların yanında bize ekstradan özel yetenekler sunuyor.Bunlardan biri az öncede ifade ettiğimiz gibi,suyu beton haline dönüştürebilme özelliği.Başka bir özellik ise her zamanki gibi zamanı geriye getirme özelliği yine diğer oyunlarda olduğu gibi içerisinde mevcut bir özellik.Bunların dışında diğer yeteneklerimiz ise,deneyim puanları daha doğrusu her bir öldürdüğümüz düşmandan gelen deneyimler sayesinde alabileceğimiz yetenekler var.Bunlardan biri “Stone Armor” adından da anlaşılacağı gibi, kaya armor adı verilen bir armor sayesinde gelen saldırıların hasarlarını engelleyebilen bir yetenek.Bir diğeri “Trail Flame” adındaki bir yetenek.Bu yeteneği aldığımızda prensimizin etrafı yanmaya başlıyor ve dokunduğumuz düşmanlara ekstradan hasar verebiliyor.Diğer yetenek ise “Whirlwind” bu yetenekte ise prensimiz yere yumruk atarak etrafındaki düşmanlara hasar verebiliyor ve etrafınıda açmış oluyor.Diğer bir özel yetenek ise “Ice Blast” bu yetenekte ise hedef aldığınız düşmanın yönüne doğru yerden buz fırlatarak ekstra hasar verebiliyorsunuz.
Oyunun genel detaylarına bakacak olursak,oyun menü içerisinde grafik detayları ile ilgili hiçbir şey bulunmuyor.Genel bütün grafik ayarları oyunun yüklendiği klasör içerisindeki “Settings” uygulamasını açarak istediğiniz detaylandırmaları yapabiliyorsunuz. Bunların yanı sıra oyun içerisinde “Uplay” adında yeni bir menü gözümüze çarptı.Ubisofta kayıtlı iseniz bu kayıt içerisinde oynadığınız oyun zamanı içerisinde size “Achieve”ler gelebiliyor.Böylece ekstra yeni karakterler ve yeni özellikler kazanabiliyorsunuz.
Son olarak özetlemek gerekirse,görsellik bakımından yeterli düzeyde,oynanabilirlik bakımından oldukça başarılı (birkaç bölümdeki kamera sorunlarını saymazsak),aksiyon bakımından yeterli kalitede bir oyun olduğunu söyleyebiliriz.İyi eğlenceler herkese.
8 Temmuz 2010
Ekip arkadaşları arıyoruz.
Evet arkadaşlar.Daha önceden bahsetmiş olduğum sitelerde olduğu gibi,ekibimize yeni arkadaşlar katmayı düşünüyoruz.İyi fikirler atölyesi olarak overclock üzerinde profesyonel olmak isteyen,organizasyonlarda görev alabilecek,overclock hakkında kendini geliştirmek isteyen arkadaşlarımızı aramızda görmek isteriz.Bunun yanında yakında açacağımız oyun atölyesi internet sitemizde de oyun konusunda deneyimli,inceleme,makale,haber girişleri yapabilecek oyun oynamayı seven,turnuva organizasyonlarında görev alabilecek gaming sektöründe ilerlemek isteyenleride aramızda görmek isteriz.Yapmanız gereken sadece benimle iletişime geçmek.
Herkese iyi eğlenceler dilerim.
Herkese iyi eğlenceler dilerim.
27 Haziran 2010
Kuarktek,İyi Fikirler Atölyesi ve Oyun Atölyesi
Evet arkadaşlar.Uzun zamandır yapmış olduğumuz çalışmaların sonucu olarak Performans Shopping sitemiz olan www.kuarktek.com adresinde sitemiz açılmıştır.Bunun yanında www.ifk.gen.tr adlı internet sitemizde Overclock ve soğutmalar ile ilgili son dünya rekorlarımız,performans donanımlarının inceleme ve testlerini bulabileceğiniz,öte yandan soğutmalar ve overclocklar ile ilgili aklınıza takılan herşeyi bu sitede bulabilirsiniz. ve yakın zamanda sizlerle profesyonel bir ekip olarak oyunlar üzerinde en son incelemeleri,haberleri,pro-gaming ürünleri incelemelerini,türkiye ve dünya üzerindeki genel oyunlarla ilgili fuar ve organizasyonları ve yaptığımız organizasyonları takip edebileceğiniz yepyeni sitemiz olan www.oyunatolyesi.gen.tr sitemiz yakında sizlerle olacaktır.
15 Haziran 2010
Fable III 26 Ekimde piyasada
Role playing oynayanların uzun zamandır beklediği Fable serisinin yeni oyunu sonunda PC platformuna da geliyor.Bugün E3 fuarı Microsoft konferansında resmi olarak açıklanan oyunu Lionhead Stüdyoları hazırlayacak.
Oyunun ilk oyunu olan Fable I,2001 yılında Xbox konsolunda piyasaya çıkmıştı.Yeni oyunun resmi çıkış tarihi ise bugün açıklandı,26 ekimde dünya üzerinde aynı anda piyasada olacak.İngilterede yaklaşık fiyatı Xbox360 için £49.99,Amerikada $59.99,Avrupada ise €64.99 olacak.Pc platformunda ise satış fiyatı £39.99/$49.99/€54.99.
Oyunun ilk oyunu olan Fable I,2001 yılında Xbox konsolunda piyasaya çıkmıştı.Yeni oyunun resmi çıkış tarihi ise bugün açıklandı,26 ekimde dünya üzerinde aynı anda piyasada olacak.İngilterede yaklaşık fiyatı Xbox360 için £49.99,Amerikada $59.99,Avrupada ise €64.99 olacak.Pc platformunda ise satış fiyatı £39.99/$49.99/€54.99.
12 Haziran 2010
Company of Heroes Online Eylül'de aramızda
Strateji oyunlarına farklı bir renk ve atmosfer katan Company of Heroes,artık Online olarak geliyor.Diğer oyun platformlarının yapmış olduğunu yenilik olarak özellikle Online platformlarda oluşturulması (Test Drive Unlimited-2,FIFA Online,NFS World) artık strateji oyunlarını da online platformda oynayabileceğiz.
Eylülde piyasaya çıkması beklenen oyunun ilk trailerını izliyoruz.
http://www.gameshadow.com/gamepedia/12414b/company_of_heroes_online/trailers/trailer/?utm_source=nl157&utm_medium=email&utm_content=2nd-a&utm_campaign=newsletter&newsletter=157
Eylülde piyasaya çıkması beklenen oyunun ilk trailerını izliyoruz.
http://www.gameshadow.com/gamepedia/12414b/company_of_heroes_online/trailers/trailer/?utm_source=nl157&utm_medium=email&utm_content=2nd-a&utm_campaign=newsletter&newsletter=157
Crysis-2 beta açılıyor
Beklenen an geldi çattı.Crysis 2 ile ilgili beta ücretsiz olarak yarın,yani 12 haziran 2010 öğleden sonra kayıtlar başlayacak.Crysis hayranlarının sabırsızlanarak beklediği yeni oyunun en büyük özelliklerinden biri tamamı ile directx 11'i destekleyecek olması.Tabi sistemleri yine zorlayacak bir görsel performansa sahipmi hep beraber göreceğiz.
E3'den yayınlanan vidyo ile resmi trailerı hep beraber izliyoruz.
http://www.gametrailers.com/video/e3-2010-crysis-2/100957
http://www.gametrailers.com/video/e3-2010-crysis-2/101143
E3'den yayınlanan vidyo ile resmi trailerı hep beraber izliyoruz.
http://www.gametrailers.com/video/e3-2010-crysis-2/100957
http://www.gametrailers.com/video/e3-2010-crysis-2/101143
1 Haziran 2010
Logitech G9 Gaming Mouse
Her meslekte olduğu gibi oyunculuk içerisinde de isteklerin sayısı bir hayli artmaya başladı son günlerde. El terlemesi, hassasiyet,ağırlık değerleri,boyut,tepkime süresi gibi pek çok detayların sayısı artmaya başladı .Elbette bunlara en hızlı cevap veren multimedya destekçilerinden Logitech,yeni bir ürünü ile maksimum performans vermeyi yine amaç bilerek oyuncuların bütün isteklerine cevap vermeye çalışmış.Bugünkü inceleyeceğimiz ürünümüz ise Logitech G9 Laser Gaming Mouse.
Logitech’in yeni çıkartmış olduğu oyunculara özel olarak tasarlamış oldukları G9 modelindeki bu mouse’un genel özelliklerine bakmaya başlıyoruz. Öncelikle ebatları olarak çok ufak olmamakla beraber çok ta büyük olmadığını belirtmemiz gerek. Ele ve avuç içine sağlıklı şekilde oturabilecek ve elin rahat kavrayabileceği bir ergonomiye sahip. Ayrıca bir önceki G5 serisi farelerinden farklı olarak 2 farklı tasarım seçeneği yerine, bu sefer tıpkı cep telefonlarında olduğu gibi kapak sistemi getirmiş olması büyük bir avantaj. Kapakları farenin hemen arka kısmında bulunan ufak butonu iterek yan taraflardan tutan pimlerin hareket etmesiyle kapakları değiştirebiliyorsunuz. Kapakların ikiside aynı türden olmadığını söylememiz gerek. Paket içerisinden çıkan kapak kauçuk hassasiyet özellikli yumuşak dokuya sahip geniş kapak olması ile birlikte, diğer kapak ise fare üzerinde tam kontrol sağlanması için tasarlanmış olan dar tasarımlı çok hafif pürüzlü kapak. Ayrıca kapağın altında ufak bir bölme görüyoruz.Bu bölmede ise farenin önemli özelliklerinden olan gram yükleme yeri karşımıza geliyor.Kutu içerisinden özel mini bir kutu içerisinde gelen 4 adet 4gr ve 4 adet 7gr olmak üzere toplam 8 adet ve 44gram ağırlık bulunmakta.Fare içerisine elinizin ağırlık hassasiyetine göre istediğiniz ağırlığı takabiliyorsunuz. Fakat en fazla koyulabilinen ağırlık 28 gram. Çünkü hazne içerisine koyabileceğiniz gram sayısı 4 adet. Farenin üzerinde toplam 9 adet tuş bulunmakta. Bunlardan 5 tanesi artık herkesin kullandığı bir standart haline gelen sol sağ tuşlar,top üzerindeki tuş ve sol tarafta bulunan 2 adet tuş var.Bunların yanında fare üzerinde hassasiyet (dpi) ayarını istediğiniz gibi arttırıp azaltabileceğiniz 2 adet buton ve özellikle internet sayfalarında gezerken sola sağa kaymanızı sağlayacak olan 2 ekstra tuş ise fare üzerindeki topu sağa veya sola hareket ettirmenizle aktif olan tuşlar.Hassasiyet ayarını azaltıp arttırmak istediğinizde fare üzerindeki ufak panel üzerinde yanan ışıklar sayesinde kendi programı içerisinde ayarlamış olduğunuz hassasiyet ayarlarınızı görebiliyorsunuz.Ayrıca ufak panel üzerinde bir insan sembolü var.Bu sembolün özelliği ise,gerek oyunlarda gerekse genel bilgisayarı kullanırken yine program içerisinde yapmış olduğunuz profil ayarlarının aktif veya pasif olduğunu görüp farenizi ona göre kullanabiliyorsunuz.
Farenin derin detaylarından biraz bahsetmek istiyorum.Logitech firmasının MX Revo modeli faresinde ilk kez ortaya çıkartmış olduğu “Microgear” özelliği bu fare içinde geçerli.Peki nedir bu özellik? Farenin alt kısmında bulunan bir butonla aktif veya pasif hale getirebileceğiniz bu özellik,aktif hale getirdiğinizde fare üzerindeki topun adım adım olarak dönmesi değil,önünde engel olmadan hızlı bir şekilde dönmesini sağlıyor.Böylece özellikle oyunlarda silah değiştirirken hem ses şikayeti olanların sıkıntıları giderilirken,diğer yanda da hızlanmasından dolayı daha rahat bir kullanım sağlıyor. Bir diğer özelliği ise farenin lazer olmasının getirmiş olduğu tarama gecikme veya tepkime süresi dediğimiz bölüme.Tepkime süreleri özellikle oyunlarda oldukça önemli bir yer tutmaya başladı.Özellikle lazer farelerde lazer sistemine geçildikten sonra.Tepkime süreleri ise sizin istediğiniz kullanıma göre 125 ile 1000 arasında istediğiniz değeri kullanabiliyorsunuz.Peki bu 1000’in anlamı nedir?Yanıtı oldukça basit ve yakından tanıdığınız bir terim.1000 olarak sayısal olarak bahsettiğimiz monitörlerde de kullanılan ms tepkisi,yani 1000=1ms ‘ye eşittir.Buda yaptığınız fare hareketlerini neredeyse aynı anda cevap vermesi anlamına gelir. Buda özellikle oyuncuların gecikmelerden dolayı şikayetlerini de minimuma getirmiş olur. Diğer yandan lazerinin tarama kapasitesi ise 6.4 megapiksel/saniye.Yani çok hızlı bir şekilde çok fazla algıyı çok kısa zamanda yapabiliyor.Hassasiyet kapasitesi ise 200-3200 arasında istediğiniz hassasiyet ayarını program içerisinde yapabiliyorsunuz.Farenin yanında bulunan programın en güzel özelliklerinden biri ise,fare üzerindeki panelin rengini değiştirebiliyor olmanız.Ayrıca sadece tek renge değil,uygulamaya koyduğunuz oyun,program veya masaüstünde farklı renklerin görünmesini de sağlayabiliyorsunuz.Farenin sahip olduğu kablo ise kalın ve oldukça sağlam bir kabloya sahip.Ayrıca yapmış olduğunuz özel profillerinizi farenin altında bulunan profil butonu ile istediğiniz profile geçişinize de imkan tanıyor.
Sonuç olarak artı ve eksilerini açıklarsak;artıları,kullanımı oldukça rahat olması,kapak değişiminin oyuncuların el büyüklüğü ve kullanma şekline göre 2 seçenek sunulması,yüksek kapasitede hassasiyet ayarları,ağrılık değişimleri eklenme ve çıkartılması ve microgear özelliği.Eksi yönleri ise;ikinci yani ufak kapağın yüzeyinin kimilerinin canı sıkacak derecede kuru ve hafif derecede tırtık hissi can sıkabiliyor,kullandığı program kişiden kişiye karışık olabiliyor ve fare üzerindeki topun sesi bir süre sonra can sıkabiliyor.
29 Mayıs 2010
FIFA Online beta açıldı
Evet yaz sezonu gelince oyunlar artmaya başladı.Doğal olarak yeni gelecek oyunların beta sürümleride internet ortamında kendini göstermeye başladı.FIFA'nın özellikle konsollardaki oyun başarısının ardından PC platformları içinde özellikle internet ortamında insanların eğlenebilecekleri platform sonunda ortaya çıkıyor.Yeni ve ayrı olarak çıkması planlanan FIFA Online oyunu şu anda beta olarak internet üzerinden oynayabiliyorsunuz.
http://fifa-online.easports.com/web/beta/welcome adlı internet sitesinden EA accountunuz var ise giriş yapabilir eğer yok ise hemen kayıt olup yamalarını indirdikten sonra oynayabilirsiniz.
http://fifa-online.easports.com/web/beta/welcome adlı internet sitesinden EA accountunuz var ise giriş yapabilir eğer yok ise hemen kayıt olup yamalarını indirdikten sonra oynayabilirsiniz.
27 Mayıs 2010
NFS World çıkış tarihi belli oldu
Need for Speed tutkunlarının merakla beklediği gün yaklaşıyor.Özellikle internet ortamına girmeyi planlayan EA games,sabırsızlıkla beklenen Need for Speed World oyununun resmi çıkış tarihini 20 temmuz olarak lanse etti.Oyun ile ilgili gerekli başlangıç dosyası olarak world.needforspeed.com internet sitesinden dosyaları indirebilirsiniz.Ücretsiz olarak 10 levela kadar oynama imkanı veriliyor.10'dan sonra eğer devam etmek istiyorsanız başlangıç paketi olarak sunulan paketi satın almanız gerekiyor.Bununda değeri 20$ ödeyerek level 50'ye kadar çıkıp internet üzerinden pek çok oyuncu ile oynayabilirsiniz.Temmuzun 13 ünde pre-order üzerinden oyuncular oyunun resmi çıkışından bir hafta öncesinden oyunu satın alıp oynamaya başlayabiliyorlar.
10 Mayıs 2010
Kadir Has Üniversitesi 8.Bilişim Teknolojileri Şenliği
Her yıl bahar ayları geldiğinde, üniversitelerde bahar şenlikleri kendini göstermeye başlar. Konserler, üniversite aktiviteleri, teknoloji etkinlikleri bunların da başında geliyor. Kadir Has Üniversitesi de her yıl olduğu gibi bu yıl da 8.si olmak üzere artık vazgeçilmezi haline gelen Bilişim Teknolojileri Şenliği’ni düzenledi. Başta Intel, Microsoft, Toshiba, HP, Mobisu, Bilgeadam gibi çok büyük firmaların katılımlarıyla gerçekleşen etkinlikte Kadir Has Üniversitesinin ödül törenleri şenlikte geniş yer aldı. Etkinlik içerisinde bizler de, Intel ve Mobisu’nun vermiş olduğu stand desteği ve Intel, Powercolor, Gigabyte, A-data, MSI,Logitech,Philips, In win’in vermiş olduğu destek ile IFK ekibi ve donanimalani.com olarak yeni teknolojileri şenliğe gelenlere tanıttık.Bir tarafta 3 boyut desteği veren Zalman Trimon monitör, Logitech Driving Wireless direksiyon ile oyun bilgisayarı ile 3 boyutta yarış keyfi tanıtırken,diğer tarafta In Win’in yeni kasası olan Maelstrom,içerisinde Powercolor 5870ler ile yaptığımız crossfirelı oyun bilgisayarımız ve Philips’in yeni C serisi monitörleri ile ATI’nin yeni teknolojisi olan Eyefinity ile Tom Clancy HAWX oyunun performansı, diğer tarafta IFK ekibimizden Evren Pekgöz arkadaşımızın kendi yapmış olduğu sıvı soğutma sistemli ve modifikasyonlu bilgisayarının yanında,yine IFK modifikasyon ekibinden Ali Karataş arkadaşımızın kendi tasarımı olan kasa modifikasyon ve sıvı soğutma performanslarını sunarken,IFK ekibinden Murat Özsaygılı’nın Overclock gösterisi ve rekor denemesi okul içerisinde büyük bir merak ve heyecan yaratırken,gelen ziyaretçilerin de bu overclock hakkında kafalarındaki soruları Murat bey cevapsız bırakmadı.
Şimdi ise standımız içerisindeki gelişmelerden ve yaptıklarımızdan bahsetmek istiyorum.Standımız üzerinde az önce de bahsettiğimiz gibi tam beş bilgisayar ile şenliğe donanimalani.com ve IFK (İyi Fikirler Atölyesi) olarak katıldık.Bahsettiğimiz gibi, sistemlerimizin biri üç boyutlu oyun teknolojisinin kafalarda takılan sorularına cevap vermeye çalışırken,diğer bir bilgisayar sistemimizde ATI’nin yeni çıkartmış olduğu birden çok monitör desteği ile çok yüksek çözünürlüklerde gerek oyun,gerekse iş alanında çalışmalarda büyük kolaylık sağlayan Eyefinity teknolojisinin etkileyici görselliğini sunmaya çalıştık.Diğer taraftan Evren Bey’in kendi yapmış olduğu sıvı soğutma sistemi ve 27”lik LCD TV ve monitörüyle görsel şölen yaşatmaya,diğer tarafta Ali Bey’in Cosmos S üzerine yapmış olduğu kendi tasarım modifikasyon ve sıvı soğutma ile bilgisayarlara görsel açıdan neler yapılabileceğini, merak edenlerin, tedirgin olanların akıllarında oluşan sorulara cevaplamaya yönlendirmeye çalıştık.Standımız üzerindeki en büyük ilgiyi ise herkesin merakla beklediği, bilgisayar sektöründe sınırların dışına çıkılan performans ve hızaşırtımı dediğimiz Overclock olayını Murat Bey’in elinden sıvı azot ile gelen ziyaretçilere ve misafirlerimize sunduk.Murat Bey’in yapmış olduğu hızaşırtımında kullandığımız Intel i5-670 model işlemcisinin fabrika çıkış hızı olan 3.46 GHZ’lik hızını 6.2 GHZ’e çıkartmayı başardık.Tabi bunu yaparken sıvı azot kullanarak ortalama sıcaklık olarak -80 ve -90 derece arasında tutarak bu hıza ulaştık.
Etkinlik içerisinde bizlere desteklerini esirgemeyen başta Intel,Powercolor,MSI,Gigabyte,A-Data,In Win,Philips ,Logitech firmalarına IFK ve donanimalani.com olarak sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.Bir sonraki etkinlikte görüşmek üzere.
Şimdi ise standımız içerisindeki gelişmelerden ve yaptıklarımızdan bahsetmek istiyorum.Standımız üzerinde az önce de bahsettiğimiz gibi tam beş bilgisayar ile şenliğe donanimalani.com ve IFK (İyi Fikirler Atölyesi) olarak katıldık.Bahsettiğimiz gibi, sistemlerimizin biri üç boyutlu oyun teknolojisinin kafalarda takılan sorularına cevap vermeye çalışırken,diğer bir bilgisayar sistemimizde ATI’nin yeni çıkartmış olduğu birden çok monitör desteği ile çok yüksek çözünürlüklerde gerek oyun,gerekse iş alanında çalışmalarda büyük kolaylık sağlayan Eyefinity teknolojisinin etkileyici görselliğini sunmaya çalıştık.Diğer taraftan Evren Bey’in kendi yapmış olduğu sıvı soğutma sistemi ve 27”lik LCD TV ve monitörüyle görsel şölen yaşatmaya,diğer tarafta Ali Bey’in Cosmos S üzerine yapmış olduğu kendi tasarım modifikasyon ve sıvı soğutma ile bilgisayarlara görsel açıdan neler yapılabileceğini, merak edenlerin, tedirgin olanların akıllarında oluşan sorulara cevaplamaya yönlendirmeye çalıştık.Standımız üzerindeki en büyük ilgiyi ise herkesin merakla beklediği, bilgisayar sektöründe sınırların dışına çıkılan performans ve hızaşırtımı dediğimiz Overclock olayını Murat Bey’in elinden sıvı azot ile gelen ziyaretçilere ve misafirlerimize sunduk.Murat Bey’in yapmış olduğu hızaşırtımında kullandığımız Intel i5-670 model işlemcisinin fabrika çıkış hızı olan 3.46 GHZ’lik hızını 6.2 GHZ’e çıkartmayı başardık.Tabi bunu yaparken sıvı azot kullanarak ortalama sıcaklık olarak -80 ve -90 derece arasında tutarak bu hıza ulaştık.
Etkinlik içerisinde bizlere desteklerini esirgemeyen başta Intel,Powercolor,MSI,Gigabyte,A-Data,In Win,Philips ,Logitech firmalarına IFK ve donanimalani.com olarak sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.Bir sonraki etkinlikte görüşmek üzere.
1 Mayıs 2010
Steelseries Merc Stealth Illuminated
Bilgisayar devri dünyamızda başladığından beri klavyeler bilgisayarların veri girişlerini sağlayan, işlerimizi kolaylaştıran vazgeçilmez bir çevre birimidir. Diğer yandan son yıllarda oyun sektörü de dahil olmak üzere, her bilgisayar kullanıcının farklı istekleri doğrultusunda farklı pek çok çeşit klavye türü ortaya çıktı. Bunların kimisi ergonomik, kimisi standart, kimisi multimedya kimisi de ağırlıklı olarak oyunlar üzerinde olmak üzere pek çok çeşit talep doğrultusunda piyasada çok çeşitli klavyeler ortaya çıktı. Bugünkü inceleyeceğimiz klavyemiz ise, daha çok oyuncuların ve oyun severlerin takip ettiği Ideazon firmasının Steelseries ile birleşmesinden önce ürettiği Steelseries Merc Stealth Illuminated klavyeyi incelemeye aldık.
Steelseries firması, 2001 yılında 2 kişi tarafından profesyonel oyunculara ekipman ve aksesuar üretmek amacıyla kurulmuş bir firma. Yaklaşık 9 yıldır pek çok takıma sponsor olmuş, ürettiği ekipmanları profesyonel oyuncular ile beraber denemeye ve satışını sağlamış bir firmadır. Özet bir firma bilgisinin ardından incelemeye başlıyoruz. Merc Stealth klavye hem multimedya destekli klavye olmasının yanı sıra,oyuncular içinde özel olarak tasarlanmış çok tuşlu bir klavye.Standart 102 tuş klavyeden farklı olarak normal kullanım yeri üzerinde 97 tuş mevcut,fakat bu 97 tuşun içerisinde numerik tuşlar arasında ufak bir detay içerisinde saklıyor.Bu detay Num lock tuşu aktif ve pasif olması durumunda değişebiliyor.Num lock tuşu aktif olduğu zaman numerik tuşlar aktif oluyor,num lock tuşu pasif olduğu zaman yani devre dışı olduğu zaman herkesin bildiği page down,home,delete tuşlarının olduğu tuş takımı aktif hale geliyor.Yani bir yer kazanma ve iç içe görev kombinasyonu mevcut. Bunların dışında,ekstra olarak sol kısımda 34 tuş daha eklenmiş ve bu tuşlar genelde oyun amaçlı olarak normal kullanım yeri dışında fazladan oyunlar içerisinde kısayol ve makro tuşlarını seçmemiz içinde oldukça fonksiyonel bir düzen oturtulmuş.Bunların hemen üzerinde multimedya olarak kullanabileceğimiz 13 tuş daha yer alıyor.Müzikleri dinlerken kullandığımız kısayol tuşları bunların içinde olmasının yanında üç adet internet üzerinde gezerken tek tuş ile internet tarayıcı açmanızda kolaylık sağlayan ve bunları kendinize göre ayarlayabileceğiniz tuşlar mevcut.Klavyenin belki de en güzel ve göz alıcı özelliği,özellikle gece geç saatlerde klavyeyi göremeyenler ve ışık isteyenler için klavyenin ışıklı olması,görsellik açısından oldukça güzel bir görüntü sergiliyor.Üç farklı ışık içerisinden (kırmızı,mavi,mor) istediğinizi seçebiliyorsunuz ve klavyenin daha da güzel yanı,eğer geç saatlerde bu ışık gözlerinizi alıyorsa ışığı arttırıp azaltmanızı sağlayan bir sistemde içerisinde var.Bunları klavyenin üst tarafında bulunan tek bir tuş ile isterseniz kapatabilir,isterseniz ise ışığını çok açıp veya kısıp istediğiniz gibi kaldığınız işe veya oyuna devam edebilirsiniz.Bunların dışında USB arabirimlerini destekleyen herhangi bir ürününüzü kullanmak için klavye üzerinde iki adet USB çıkışı mevcut.Ayrıca klavyenin üzerinde kulaklık ve mikrofon bağlantılarıda mevcut.Bunların bağlantıları da klavyenin kablosundan çıkan kulaklık mikrofon bağlantılarını kendi ses sisteminize bağlamanız yeterli.Klavyenin diğer klavyelerden kendini ayıran en önemli özelliği ise,klavye ile birlikte gelen kendi programı.Bu program, içerisinde desteklediği pek çok oyunun tuş modifikasyon ve ayarlarını destekleyen bir program.Bir oyun için özellikle kendi ayarlarınızda oynamayı tercih ediyorsanız,bu program oldukça başarılı ve çok kullanışlı.Yapmış olduğunuz ayarları kaydettiğiniz anda girdiğiniz oyunları otomatik olarak algılayıp ona göre yapmış olduğunuz tuş modifikasyonlarını aktif hale getirip tekrar tuş ayarları yapmanıza gerek kalmadan keyifle oyunların tadını çıkartabilirisiniz.
Klavyede olan tek eksik ise bize göre,genelde ön taraflarına konulan el destekleyici bir aparatının olmaması.Eğer bu aparata çok bağlı değilseniz eksi olarak görmeyebilirsiniz.Klavye çok kullanışlı ve rahat bir klavye olduğunu söyleyebiliriz ve tavsiye ederiz. Herkese iyi oyunlar.
Steelseries firması, 2001 yılında 2 kişi tarafından profesyonel oyunculara ekipman ve aksesuar üretmek amacıyla kurulmuş bir firma. Yaklaşık 9 yıldır pek çok takıma sponsor olmuş, ürettiği ekipmanları profesyonel oyuncular ile beraber denemeye ve satışını sağlamış bir firmadır. Özet bir firma bilgisinin ardından incelemeye başlıyoruz. Merc Stealth klavye hem multimedya destekli klavye olmasının yanı sıra,oyuncular içinde özel olarak tasarlanmış çok tuşlu bir klavye.Standart 102 tuş klavyeden farklı olarak normal kullanım yeri üzerinde 97 tuş mevcut,fakat bu 97 tuşun içerisinde numerik tuşlar arasında ufak bir detay içerisinde saklıyor.Bu detay Num lock tuşu aktif ve pasif olması durumunda değişebiliyor.Num lock tuşu aktif olduğu zaman numerik tuşlar aktif oluyor,num lock tuşu pasif olduğu zaman yani devre dışı olduğu zaman herkesin bildiği page down,home,delete tuşlarının olduğu tuş takımı aktif hale geliyor.Yani bir yer kazanma ve iç içe görev kombinasyonu mevcut. Bunların dışında,ekstra olarak sol kısımda 34 tuş daha eklenmiş ve bu tuşlar genelde oyun amaçlı olarak normal kullanım yeri dışında fazladan oyunlar içerisinde kısayol ve makro tuşlarını seçmemiz içinde oldukça fonksiyonel bir düzen oturtulmuş.Bunların hemen üzerinde multimedya olarak kullanabileceğimiz 13 tuş daha yer alıyor.Müzikleri dinlerken kullandığımız kısayol tuşları bunların içinde olmasının yanında üç adet internet üzerinde gezerken tek tuş ile internet tarayıcı açmanızda kolaylık sağlayan ve bunları kendinize göre ayarlayabileceğiniz tuşlar mevcut.Klavyenin belki de en güzel ve göz alıcı özelliği,özellikle gece geç saatlerde klavyeyi göremeyenler ve ışık isteyenler için klavyenin ışıklı olması,görsellik açısından oldukça güzel bir görüntü sergiliyor.Üç farklı ışık içerisinden (kırmızı,mavi,mor) istediğinizi seçebiliyorsunuz ve klavyenin daha da güzel yanı,eğer geç saatlerde bu ışık gözlerinizi alıyorsa ışığı arttırıp azaltmanızı sağlayan bir sistemde içerisinde var.Bunları klavyenin üst tarafında bulunan tek bir tuş ile isterseniz kapatabilir,isterseniz ise ışığını çok açıp veya kısıp istediğiniz gibi kaldığınız işe veya oyuna devam edebilirsiniz.Bunların dışında USB arabirimlerini destekleyen herhangi bir ürününüzü kullanmak için klavye üzerinde iki adet USB çıkışı mevcut.Ayrıca klavyenin üzerinde kulaklık ve mikrofon bağlantılarıda mevcut.Bunların bağlantıları da klavyenin kablosundan çıkan kulaklık mikrofon bağlantılarını kendi ses sisteminize bağlamanız yeterli.Klavyenin diğer klavyelerden kendini ayıran en önemli özelliği ise,klavye ile birlikte gelen kendi programı.Bu program, içerisinde desteklediği pek çok oyunun tuş modifikasyon ve ayarlarını destekleyen bir program.Bir oyun için özellikle kendi ayarlarınızda oynamayı tercih ediyorsanız,bu program oldukça başarılı ve çok kullanışlı.Yapmış olduğunuz ayarları kaydettiğiniz anda girdiğiniz oyunları otomatik olarak algılayıp ona göre yapmış olduğunuz tuş modifikasyonlarını aktif hale getirip tekrar tuş ayarları yapmanıza gerek kalmadan keyifle oyunların tadını çıkartabilirisiniz.
Klavyede olan tek eksik ise bize göre,genelde ön taraflarına konulan el destekleyici bir aparatının olmaması.Eğer bu aparata çok bağlı değilseniz eksi olarak görmeyebilirsiniz.Klavye çok kullanışlı ve rahat bir klavye olduğunu söyleyebiliriz ve tavsiye ederiz. Herkese iyi oyunlar.
Razer Copperhead
Geçmişten günümüze kadar gelen pek çok teknolojik değişiklikler oldu. İşlemciler değişti, anakartlar, ekran kartları derken çevre birimlerde de oyunculuk sektörünün ortaya çıkmasının ardından yenilikler ortaya çıkmaya başladı. Günümüzde özellikle fareler ile ilgili pek çok marka ve model piyasada boy gösteriyor. Bugün inceleme yapacağımız fare ise dünyaca ünlü oyuncu ekipmanları üreten Razer firmasının çıkartmış olduğu Copperhead model isimli faresini incelemeye aldık.
Razer firması 1999 yılından beri özellikle ilk başlarda FPS oyuncuları için ürettikleri fareler ile piyasaya adımını atmıştı.Gelişen teknolojiler sebebiyle sonraki yıllarda klavye,ses sistemleri,kulaklıklar,ses kartları,fare altlıkları gibi pek çok aksesuar üretiminde de bu sektörde geniş bir yelpazeye sahip oldular.Son yıllarda oyuncuların vazgeçilmez ekipmanlarının başında gelen Razer firması,artık pek çok oyun kategorisinde de üretime devam ediyor.Fazla uzatmadan faremizin incelemesine geçelim.Farenin en önemli özelliklerinden bir tanesi kauçuk dış yapıya sahip olması.Bunun sayesinde el terlemesi asgariye indirilmiş.Üzerinde oldukça büyük ve rahat olan iki ana butonu,toplamda yedi ayarlanabilir tuşa sahip.DPI hızları olarak ise 400-800-1600 ve 2000dpi seçeneklerini istediğiniz gibi ayarlayabiliyorsunuz.Ayrıca isterseniz oyun oynarken veya işinizi yaparken eğer fareniz yavaş kalıyorsa ayarladığınız tuşları ile dpi ayarını o an değiştirebiliyorsunuz.İçerisinde beş farklı profili kaydedebileceğiniz 32kb’lık bir mini hafızaya sahip.Kendinize göre ayarladığınız profilleri farenin alt tabanında yapılmış olan tuşu ile istediğiniz profile sırayla geçiş yapabilirsiniz.Peki seçtiğiniz profilin hangisi olduğunu nerden anlayacağız?Bunun cevabını da razer hazırlamış durumda.Diyelim ki şu an aktifte olan profiliniz 2.profil ise ve siz 4.ayarladığınız profile geçmek istiyorsanız,farenin tabanındaki tuşa bastığınızda 3.profile geçtiğini göstermek için etrafındaki ışıklar 3 kere yanıp sönecektir.Böylece hangi profile geçtiğinizi kolaylıkla anlayabileceksiniz.Fare etrafındaki ışıklandırma özellikle akşam vakitlerinde oldukça hoş bir görüntü sergiliyor,ayrıca farenin etrafında bulunan ışıklandırma etrafındaki kaplamaları parmaklarınıza aşırı yük binmesinden kurtarıyor ve bir destek olarak rahat kullanım sunuyor.Algılama hızı olarak da söyleyebileceğimiz polling rate sistemi içerisinde mevcut.Bu sayede belli bir süre kullanmadığınız durumda tekrar kullanma ihtiyacında hemen cevap verebiliyor.Bunun ayarları da sizlere kalmış.125 hz-500 hz ve 1000 hz olmak üzere üç adet seçebileceğiniz algılama hızı mevcut.Kullanımınıza göre istediğiniz ayarı yapabilmeniz oldukça güzel bir özellik olmuş.Tabi bunların hepsini yapabilmeniz için farenin yanında verilen cd üzerinden yazılımı yüklemeniz veya internetten güncel sürümünü çekmeniz gerekir.Programı içerisinde daha da profesyonel ayarlar mevcut.Bunlar arasında Windows içerisindeki imlecin ayrıca hızını belirleyebiliyorsunuz.Bu sayede tek bir ayarda zorlama olmadan sadece Windows içerisinde gezinirken ayarınız farklı,oyun içerisindeki hız ayarı farklı olarak ayarlayabilirsiniz.Bunların dışında ekstra olarak fare imlecinizin yatay ve dikey olarak hassasiyetlerini ayarlamanızda artılarından birisi.
Özet olarak yaptığımız bu incelememizde oyuncuların en etkili silahlarından biri olan fare modellerinden birini tanıtmaya çalıştık.Bütçeniz yeterli ise bu oyuncu faresini tavsiye ederiz.
Razer firması 1999 yılından beri özellikle ilk başlarda FPS oyuncuları için ürettikleri fareler ile piyasaya adımını atmıştı.Gelişen teknolojiler sebebiyle sonraki yıllarda klavye,ses sistemleri,kulaklıklar,ses kartları,fare altlıkları gibi pek çok aksesuar üretiminde de bu sektörde geniş bir yelpazeye sahip oldular.Son yıllarda oyuncuların vazgeçilmez ekipmanlarının başında gelen Razer firması,artık pek çok oyun kategorisinde de üretime devam ediyor.Fazla uzatmadan faremizin incelemesine geçelim.Farenin en önemli özelliklerinden bir tanesi kauçuk dış yapıya sahip olması.Bunun sayesinde el terlemesi asgariye indirilmiş.Üzerinde oldukça büyük ve rahat olan iki ana butonu,toplamda yedi ayarlanabilir tuşa sahip.DPI hızları olarak ise 400-800-1600 ve 2000dpi seçeneklerini istediğiniz gibi ayarlayabiliyorsunuz.Ayrıca isterseniz oyun oynarken veya işinizi yaparken eğer fareniz yavaş kalıyorsa ayarladığınız tuşları ile dpi ayarını o an değiştirebiliyorsunuz.İçerisinde beş farklı profili kaydedebileceğiniz 32kb’lık bir mini hafızaya sahip.Kendinize göre ayarladığınız profilleri farenin alt tabanında yapılmış olan tuşu ile istediğiniz profile sırayla geçiş yapabilirsiniz.Peki seçtiğiniz profilin hangisi olduğunu nerden anlayacağız?Bunun cevabını da razer hazırlamış durumda.Diyelim ki şu an aktifte olan profiliniz 2.profil ise ve siz 4.ayarladığınız profile geçmek istiyorsanız,farenin tabanındaki tuşa bastığınızda 3.profile geçtiğini göstermek için etrafındaki ışıklar 3 kere yanıp sönecektir.Böylece hangi profile geçtiğinizi kolaylıkla anlayabileceksiniz.Fare etrafındaki ışıklandırma özellikle akşam vakitlerinde oldukça hoş bir görüntü sergiliyor,ayrıca farenin etrafında bulunan ışıklandırma etrafındaki kaplamaları parmaklarınıza aşırı yük binmesinden kurtarıyor ve bir destek olarak rahat kullanım sunuyor.Algılama hızı olarak da söyleyebileceğimiz polling rate sistemi içerisinde mevcut.Bu sayede belli bir süre kullanmadığınız durumda tekrar kullanma ihtiyacında hemen cevap verebiliyor.Bunun ayarları da sizlere kalmış.125 hz-500 hz ve 1000 hz olmak üzere üç adet seçebileceğiniz algılama hızı mevcut.Kullanımınıza göre istediğiniz ayarı yapabilmeniz oldukça güzel bir özellik olmuş.Tabi bunların hepsini yapabilmeniz için farenin yanında verilen cd üzerinden yazılımı yüklemeniz veya internetten güncel sürümünü çekmeniz gerekir.Programı içerisinde daha da profesyonel ayarlar mevcut.Bunlar arasında Windows içerisindeki imlecin ayrıca hızını belirleyebiliyorsunuz.Bu sayede tek bir ayarda zorlama olmadan sadece Windows içerisinde gezinirken ayarınız farklı,oyun içerisindeki hız ayarı farklı olarak ayarlayabilirsiniz.Bunların dışında ekstra olarak fare imlecinizin yatay ve dikey olarak hassasiyetlerini ayarlamanızda artılarından birisi.
Özet olarak yaptığımız bu incelememizde oyuncuların en etkili silahlarından biri olan fare modellerinden birini tanıtmaya çalıştık.Bütçeniz yeterli ise bu oyuncu faresini tavsiye ederiz.
Powercolor 5870 PCS+
Herkese yeniden merhabalar.Bir önceki incelemiş olduğumuz Asus marka 5870 ekran kartından sonra bu kez yeni yaptığımız sistemde yeni bir marka ekran kartı olan Powercolor 5870 PCS+ ekran kartını incelemeye aldık.Bir önceki yaptığımız inceleme bahsettiğimiz gibi,orta düzey bir kullanıcı böyle bir ekran kartı aldığında ne derecede performans alabilir onu incelemiştik.Bu incelememizde elimizdeki kart ile hızaşırtımı (overclock) yapmadan,kendi hız ayarları ile nerelere kadar performans verebiliyor,üst düzey sistemlerdeki cevaplarını almaya çalıştık. Ekran kartı hakkında biraz bilgi verelim;
•Engine clock speed: 875 MHz
•Processing power (single precision): 2.8 TeraFLOPS
•Processing power (double precision): 560 GigaFLOPS
•Polygon throughput: 875M polygons/sec
•Data fetch rate (32-bit): 280 billion fetches/sec
•Texel fill rate (bilinear filtered): 70 Gigatexels/sec
•Pixel fill rate: 28 Gigapixels/sec
•Anti-aliased pixel fill rate: 112 Gigasamples/sec
•Memory clock speed: 1250 MHz
•Memory data rate: 5.0 Gbps
•Memory bandwidth: 160 GB/sec
•Maximum board power: 188 Watts
•Idle board power: 27 Watts
İnceleme yaptığımız sistemimiz ise şöyle;
MSI GD65
Intel i7 870 2.93 GHZ (3.35 GHZ overclocklu)
2x2 GB Corsair 1600 MHZ DDR-3 PC-3 12800
Powercolor ATI 8570 PCS+ 1GB 256 bit GDDR5 (875/1250)
Hiper M580 580 watt PSU
250 GB Sata2 HDD+160 GB ide HDD
Benq X2200W Gamer Extreme 22”
Windows 7 x64 Ultimate
Yapmış olduğumuz incelemelerde, ekran çözünürlüğü artık standart halde olan 1680x1050 çözünürlükte, işlemci üzerinde çok ufak bir hızaşırtma yaptık.İnceleme yaptığımız oyunlardan söz edersek;bir önceki sistemde tam olarak tamamlayamadığımız Crysis benchmarkları,Just Cause-2,Stalker:Call of Pripyat,Colin Mcrae Dirt-2,Farcry-2,Directx 11’in en etkili görsellik performans test programı olan Unigine Heaven 2.0 benchmark programı,stabil sıcaklık derecesi ölçmek için kullanılan Furmark 1.8 programlarını ele aldık.İncelemelerde özellikle sıcaklık değerlerindeki başarılı performansı göz dolduruyor.Zira diğer marka 5870ler üzerinden oldukça düşük sıcaklık derecesini gördüğü ve soğutmasının oldukça başarılı olduğunu görüyoruz.Yaklaşık 72-73 derecelerde seyreden kart,diğer kartlara göre yaklaşık 8-10 derece düşüşle oldukça etkileyici olduğunu gösteriyor.Öte yandan diğer kardeş modellerinden ortalama (overclocksuz) 5-6 fps daha fazla sonuç alması da kendi artılarından birisi.Resimlerden de görebileceğiniz gibi Crysis oyunu üzerinde iki şekilde ayrı ayrı inceleme aldık. İlk incelememizde iki özellik ayarlaması yaptık. 1680x1050 çözünürlükte AA olmadan,çok yüksek grafiklerde,diğer özellikte ise aynı çözünürlükte 4xAA açarak yine çok yüksek grafiklerde performans testlerini tamamladık.Sonuç resimlerdeki gibi ortada ilk özellikte 44.93 fps,ikinci özellikte 38.6 fpslik bir sonuç ortaya çıktı.İkinci incelememizde ise daha önceden yapmış olduğumuz iki özellikteki incelemenin yanına,8xAA detayı ve 16xAA detayları çok yüksek grafik ayarları ile yaptığımız testlerde ilginç bir sonuçla karşılaştık.Belirli aralıklarla yapmış olduğumuz bu iki Crysis incelemesinde sistem kapanmadan uzun süre çalıştırılarak yaptığımız incelemelerde,ilk incelemeye nazaran ikinci incelemede resimlerde görüldüğü gibi 39.9 fps (AA yok),34.8 fps (4xAA),36.6 fps (8xAA) ve 36.50 fps(16xAA) sonuçlar aldığımızı gördük.Buradan çıkartabileceğimiz basit bir sonuç,grafikler yükseldikçe performans değeri etkilenmiyor,aksine artabiliyor.Bir diğer incelediğimiz oyun Dirt-2.Bir önceki 5870 incelememizde işlemci ve ram değişikliklerinin performansı ciddi biçimde değiştirebileceğini ifade etmiştik.Bu incelememizde maksimum grafik detayları DirectX 11 ile birlikte ortalama 57 fps aldığımızı resimden de görebilirsiniz.Bu fps değeri oyun için oldukça akıcı olduğunu da belirtmekte fayda var.Diğer oyunumuz olan Farcry-2 incelememizde görsel ayarları çok yüksek,DirectX 10 ve bütün detayların yine maksimum ayarlarda yaptığımız incelemelerde,ortalama aldığımız değerin 61.47,en yüksek aldığımız değerin de 107 fps olduğunu resimden görebiliyoruz.Özellikle hava durumu değişikliklerinin ve alev efektleri ile bilgisayar sistemlerini yüksek grafiklerde oldukça zorlayıcı bir oyun olarak kabul edilen Farcry-2 oyunundan bu derecede bir performans almak,oldukça etkileyici olduğunu belirtmek gerek.Bir sonraki oyunumuz Resident Evil-5 oyunu.Bu oyunun görsellik temaları ve içerisinde varolan test programı ile oyunda performans testleri almak isteyenler için vazgeçilmez bir oyun diyebiliriz.Bu oyunda da ekran kartının resimde görüldüğü gibi sadece tek bir alanda 90 fps’nin altına indiğini görebiliyoruz.Bir diğer inceleme oyunumuz,son zamanlarda serinin devamı olarak takip edilen Stalker:Call of Pripyat oyunu.Oyunun test programı diğer oyunlardaki gibi kendi içerisinden entegre değil,ayrı olarak internet üzerinden indirebileceğiniz bir test programı.Bu oyununda özellikle DirectX 11 grafiksel desteği kullandığını belirtmekte fayda var.Aldığımız testlerde en yüksek grafiklerde,yine 1680x1050 çözünürlükte,4xAA keskinlik yumuşatma ayarları ile aldığımız sonuçlar resimdeki gibi oldukça başarılı.Diğer oyunumuz son zamanlarda herkesin keyifle oynadığı aksiyon oyunu Just Cause-2.Bu oyun içerisinde üç adet test bölümü içinde entegre edilmiş.Herbirinden sırayla aldığımız performans testlerinde resimdeki gibi görebiliyoruz.Son olarak en zorlayıcı testlerden biri olan Unigine Heaven 2.0 görsel test programı ile inceleme şansımız oldu.Bu programın en büyük özelliği herkesin kafasında soru işareti bırakan DirectX 11’in bir önceki sürümleri ile arasında ne fark olduğu sorusunun cevabını çok net bir şekilde yanıtlamasıdır.Özellikle yerdeki taş efektlerine DirectX9,10 ve 11 arasındaki dolgu detayları bu üç görsel platform değişikliklerindeki farkları oldukça ortaya koyuyor.
Sonuç olarak özetler isek,şu zamanda piyasada olan en performanslı 5870 ekran kartının Powercolora ait olduğunu söyleyebiliriz.Ama yinede bu tarz ekran kartlarını almak isterseniz ciddi araştırma yapmanızda fayda olduğunuda yinelememiz gerekiyor.
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim1.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim2.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim3.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim4.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim5.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim6.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim7.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim8.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim9.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim10.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim11.jpg.html
•Engine clock speed: 875 MHz
•Processing power (single precision): 2.8 TeraFLOPS
•Processing power (double precision): 560 GigaFLOPS
•Polygon throughput: 875M polygons/sec
•Data fetch rate (32-bit): 280 billion fetches/sec
•Texel fill rate (bilinear filtered): 70 Gigatexels/sec
•Pixel fill rate: 28 Gigapixels/sec
•Anti-aliased pixel fill rate: 112 Gigasamples/sec
•Memory clock speed: 1250 MHz
•Memory data rate: 5.0 Gbps
•Memory bandwidth: 160 GB/sec
•Maximum board power: 188 Watts
•Idle board power: 27 Watts
İnceleme yaptığımız sistemimiz ise şöyle;
MSI GD65
Intel i7 870 2.93 GHZ (3.35 GHZ overclocklu)
2x2 GB Corsair 1600 MHZ DDR-3 PC-3 12800
Powercolor ATI 8570 PCS+ 1GB 256 bit GDDR5 (875/1250)
Hiper M580 580 watt PSU
250 GB Sata2 HDD+160 GB ide HDD
Benq X2200W Gamer Extreme 22”
Windows 7 x64 Ultimate
Yapmış olduğumuz incelemelerde, ekran çözünürlüğü artık standart halde olan 1680x1050 çözünürlükte, işlemci üzerinde çok ufak bir hızaşırtma yaptık.İnceleme yaptığımız oyunlardan söz edersek;bir önceki sistemde tam olarak tamamlayamadığımız Crysis benchmarkları,Just Cause-2,Stalker:Call of Pripyat,Colin Mcrae Dirt-2,Farcry-2,Directx 11’in en etkili görsellik performans test programı olan Unigine Heaven 2.0 benchmark programı,stabil sıcaklık derecesi ölçmek için kullanılan Furmark 1.8 programlarını ele aldık.İncelemelerde özellikle sıcaklık değerlerindeki başarılı performansı göz dolduruyor.Zira diğer marka 5870ler üzerinden oldukça düşük sıcaklık derecesini gördüğü ve soğutmasının oldukça başarılı olduğunu görüyoruz.Yaklaşık 72-73 derecelerde seyreden kart,diğer kartlara göre yaklaşık 8-10 derece düşüşle oldukça etkileyici olduğunu gösteriyor.Öte yandan diğer kardeş modellerinden ortalama (overclocksuz) 5-6 fps daha fazla sonuç alması da kendi artılarından birisi.Resimlerden de görebileceğiniz gibi Crysis oyunu üzerinde iki şekilde ayrı ayrı inceleme aldık. İlk incelememizde iki özellik ayarlaması yaptık. 1680x1050 çözünürlükte AA olmadan,çok yüksek grafiklerde,diğer özellikte ise aynı çözünürlükte 4xAA açarak yine çok yüksek grafiklerde performans testlerini tamamladık.Sonuç resimlerdeki gibi ortada ilk özellikte 44.93 fps,ikinci özellikte 38.6 fpslik bir sonuç ortaya çıktı.İkinci incelememizde ise daha önceden yapmış olduğumuz iki özellikteki incelemenin yanına,8xAA detayı ve 16xAA detayları çok yüksek grafik ayarları ile yaptığımız testlerde ilginç bir sonuçla karşılaştık.Belirli aralıklarla yapmış olduğumuz bu iki Crysis incelemesinde sistem kapanmadan uzun süre çalıştırılarak yaptığımız incelemelerde,ilk incelemeye nazaran ikinci incelemede resimlerde görüldüğü gibi 39.9 fps (AA yok),34.8 fps (4xAA),36.6 fps (8xAA) ve 36.50 fps(16xAA) sonuçlar aldığımızı gördük.Buradan çıkartabileceğimiz basit bir sonuç,grafikler yükseldikçe performans değeri etkilenmiyor,aksine artabiliyor.Bir diğer incelediğimiz oyun Dirt-2.Bir önceki 5870 incelememizde işlemci ve ram değişikliklerinin performansı ciddi biçimde değiştirebileceğini ifade etmiştik.Bu incelememizde maksimum grafik detayları DirectX 11 ile birlikte ortalama 57 fps aldığımızı resimden de görebilirsiniz.Bu fps değeri oyun için oldukça akıcı olduğunu da belirtmekte fayda var.Diğer oyunumuz olan Farcry-2 incelememizde görsel ayarları çok yüksek,DirectX 10 ve bütün detayların yine maksimum ayarlarda yaptığımız incelemelerde,ortalama aldığımız değerin 61.47,en yüksek aldığımız değerin de 107 fps olduğunu resimden görebiliyoruz.Özellikle hava durumu değişikliklerinin ve alev efektleri ile bilgisayar sistemlerini yüksek grafiklerde oldukça zorlayıcı bir oyun olarak kabul edilen Farcry-2 oyunundan bu derecede bir performans almak,oldukça etkileyici olduğunu belirtmek gerek.Bir sonraki oyunumuz Resident Evil-5 oyunu.Bu oyunun görsellik temaları ve içerisinde varolan test programı ile oyunda performans testleri almak isteyenler için vazgeçilmez bir oyun diyebiliriz.Bu oyunda da ekran kartının resimde görüldüğü gibi sadece tek bir alanda 90 fps’nin altına indiğini görebiliyoruz.Bir diğer inceleme oyunumuz,son zamanlarda serinin devamı olarak takip edilen Stalker:Call of Pripyat oyunu.Oyunun test programı diğer oyunlardaki gibi kendi içerisinden entegre değil,ayrı olarak internet üzerinden indirebileceğiniz bir test programı.Bu oyununda özellikle DirectX 11 grafiksel desteği kullandığını belirtmekte fayda var.Aldığımız testlerde en yüksek grafiklerde,yine 1680x1050 çözünürlükte,4xAA keskinlik yumuşatma ayarları ile aldığımız sonuçlar resimdeki gibi oldukça başarılı.Diğer oyunumuz son zamanlarda herkesin keyifle oynadığı aksiyon oyunu Just Cause-2.Bu oyun içerisinde üç adet test bölümü içinde entegre edilmiş.Herbirinden sırayla aldığımız performans testlerinde resimdeki gibi görebiliyoruz.Son olarak en zorlayıcı testlerden biri olan Unigine Heaven 2.0 görsel test programı ile inceleme şansımız oldu.Bu programın en büyük özelliği herkesin kafasında soru işareti bırakan DirectX 11’in bir önceki sürümleri ile arasında ne fark olduğu sorusunun cevabını çok net bir şekilde yanıtlamasıdır.Özellikle yerdeki taş efektlerine DirectX9,10 ve 11 arasındaki dolgu detayları bu üç görsel platform değişikliklerindeki farkları oldukça ortaya koyuyor.
Sonuç olarak özetler isek,şu zamanda piyasada olan en performanslı 5870 ekran kartının Powercolora ait olduğunu söyleyebiliriz.Ama yinede bu tarz ekran kartlarını almak isterseniz ciddi araştırma yapmanızda fayda olduğunuda yinelememiz gerekiyor.
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim1.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim2.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim3.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim4.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim5.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim6.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim7.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim8.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim9.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim10.jpg.html
http://www.upload.gen.tr/resim.php/s11/8la6wn22/resim11.jpg.html
30 Nisan 2010
ITU Oyun Şenliği
Havalar ısınmaya başladı, üniversitelerde bahar şenlikleri de ortaya çıkmaya başladığı bu zamanlarda İstanbul Teknik Üniversitesi’nde oyun şenliği adı altında bir etkinlik gerçekleştirildi. İyi Fikirler Atölyesi ve donanımalanı ekibi olarak bizlere ayrılan standımızda oyun şenliği içerisinde öğrenciler ile bir araya geldik.
12-13 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilen bahar şenliği içerisindeki oyun şenliğinde, üniversite içerisinde oyun geliştirme konusunda çeşitli konuşmalar, sohbetler oldu. Bulunduğumuz yerde yapmış olduğumuz iki sistem içerisinden birisinde üç boyut teknolojisini tanıtmaya ve oyun keyfi yaşatmaya, diğer yandan crossfire sistemli oyun bilgisayarı ile yeni ATI teknolojisi olan Eyefinityi oyunseverlere Call of Duty: Modern Warfare 2 oyununu tanıttık. Yapmış olduğumuz sistemlerde üç boyutlu teknolojinin monitörler üzerindeki sadece bir platform farkı olarak (derinlik) oyunlardaki performanslarını öğrencilerle tartıştık ve paylaştık. Bunun yanı sıra aynı üç boyut teknolojisi ve yarış oyunlarında artık bir zevk haline ve vazgeçilmez haline gelen direksiyon ile birleştirerek oyun zevkini zirveye taşımaya çalıştık. Diğer tarafta yapmış olduğumuz uzay montaj oyun sisteminde günümüzdeki en başarılı performansa sahip kartlardan biri olan Powercolor’ın 5870 PCS+ 1Gb’lık ekran kartlarını crossfire desteği ile görsel şölene dönüştürmeye ve ATI’nin bir bakıma NVIDIA’nın üç boyut teknolojisine cevap olarak kullanıcılara sunduğu Eyefinity ( birden çok monitör üzerinde çalışma) teknolojisini öğrenci arkadaşlarımız ile paylaştık.Pek çok kişinin daha yeni adını duyduğu IN Win markanın yeni üretmiş olduğu ve oyuncu kasası olarak tanıttığı Maelstrom adlı kasayı oyun severlere tanıttık.Bu kasanın diğer kasalara göre en önemli bir farkı var.Buda kasa içerisinde yerleştirilen ve sadece Alienware kasalarda şu zamana kadar gördüğümüz sünger sistemi ile kasa içindeki gürültüyü en aza indirme çalışması ve ses yalıtımı olduğunu birlikte keşfettik. Overclock (hızaşırtma) uzmanı arkadaşımız Bilal Taşçı ile bu teknoloji hakkında oyun severlere ve bilgisayar tutkunlarına bilgileri paylaştık.Yapmış olduğumuz rekor denemeleri,yakın zamanda yapacağımız denemeler ve bunları yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiği hakkında düşüncelerimiz öğrencilerle paylaştık.
Oldukça keyifli geçen etkinlikte bizlere destek olan başta Intel,Powercolor,MSI,In Win firmalarına IFK ve donanimalanı olarak sonsuz teşekkürler.Bir başka etkinlikte görüşmek üzere.
17 Nisan 2010
Assassin's Creed-II
Altair hikayesinin kahramanı Desmond ile yolculuk başka bir boyutta ve gerçek ile Animus hikayesi birleşimi ile devam ediyor.Suikastçiler yok olma tehlikesi ile karşı karşıya,Templar yıllar sonra yine karşımızda.
İlk oyunun vermiş olduğu aksiyon keyfinin ardından kısa bir zaman önce oyunseverler ile buluşan suikastçinin 2.oyununu incelemeye aldık.İlk oyunda 11.ile 13.yüzyıllar arasında geçen mücadelenin ardından ihanete uğrayan Altair'in sonraki zamanlarda gelmiş geçmiş en büyük suikastçileri arasında yer almasından yaklaşık bir yüzyıl sonra oyunumuzun hikayesi İtalya'da geçiyor.14.yüzyılın sonlarında Fiorentina'da Ezio adındaki bir gencin hayatı ve Desmond aracılığı ile suikastçi olma hikayesini barındırıyor.Geçmişte babasıda bir suikastçi olan Ezio'nun babası ve iki kardeşinin idam edilmesinin ardından son kız kardeşi ve annesini amcasına emanet etmesinin ardından,amcası ona babasınında suikastçi olduğunu ve mirası olarak onun giydiği suikastçi kıyafetinin bir sebebi olduğunu söyledikten sonra Ezio'nun hayatı başlıyor.Diğer taraftan Lucy'nin Desmond'ı Dr.Vidic'in elinden kaçırması ve doktor'un Desmond'ı Animus içinde yem olarak kullanmasını öğrenmesinin ardından gerçek hayattada Desmond-Vidic savaşı olduğunu söylemek mümkün.Amacımız suikastçileri yoketmeye çalışan ve Tanrıların gücü olarak söylentilerde yer alan büyük gücü almak isteyen düşmanlarımızı ortadan kaldırmak ve özellikle Vatikan Papa'sını ortadan kaldırmakta görevlerimiz arasında yer alıyor.
İlk oyundaki özelliklerin ve detayların yanında,yeni oyunda farklı savaş kombinasyonları,para sistemi,silah ve giysi seçenekleri gibi pek çok yenilikle karşılaşıyoruz.Bana göre ilk oyunda eksikliğini çok hissettiğim halk arasında kaynaşma problemi bu oyunda oldukça mantıklı ve hoş şekilde tamamlanmış.Eğer arkanızda pek çok asker kovalıyor ve saklanacak bir yeriniz de yok ise,birkaç sokak kaçışı ile biraz uzaklaştıktan sonra halk arasına girip kaynaşmanız ortadan kaybolmanızı sağlıyor.Diğer yandan bir ufak eksiklik olarak iki askeri tek tek almak yerine artık iki elle aynı anda temizleyebiliyor olmamızda görevleri yapma bakımından ve ekstra kombinasyon olarak güzel bir detay olduğunu itiraf etmem gerek.Ayrıca zırhlarınızın hasar görmesi,sonucu kazandığınız paralar,sokakta insanların cebinden çaldığınız ufak çapta paralar veya belli yerlerde karşımıza çıkan sandıkların içinden büyük çapta paralar ile zırhımızı tamir edebilir hatta seviyelere göre üst seviye zırhlarıda satın alabiliyoruz.Bu oyunda hafıza içerisinde hızlı seyahat etme yerine,şehirler içindeki seyahatçiye vereceğimiz ufak bir bedel ile gitmemiz gereken yerlere hızlıca gidebiliyoruz.Ayrıca Viyana içerisindeki gondolları,at arabalarını ve sürpriz bir gelişme olarak en yakın dostumuz olan Leonardo da Vinci'nin tasarlamış olduğu bir tür Hezarfen Ahmet Çelebi tasarımına benzer yarasa kanatlarını kullanmamız bir başka güzel detaylardan bazıları.Bunların yanında ilk oyunda canımızın dolması için beklediğimiz ve çoğu zaman kaçtığımız sistemin yerine artık can iksiri içerek canımızı doldurma ve iksir satın alma,para karşılığı pek çok silah satın alabilme,hazine haritaları gibi pek çok özellik daha oyunseverlere sunulmuş.Artı düşmanlarımızı kontra ataklarla ortadan kaldırmak için önceden beklemek gerekiyordu.Şimdi ise onları tahrik edici sözler söyleyerek hiç beklemeden temizleme özelliğide oldukça rahatlatıcı bir özelli olduğunu söylemem gerek.Eksi yanlarından da bahsetmem gerekiyor.Hep iyi özellikler olsaydı 4/4lük oyun olurdu fakat nerdeyse hiç öyle bir oyun ortaya çıkmadı. Yapay zekalarda ortaya çıkan sorunlar,genellikle sadece izleyen askerler,siz nekadar hızlı koşsanızda aniden sizden hızlı koşup arkadan kılıç darbesi yiyebileceğiniz askerler,az da olsa savaş kombinasyonlarının karışması,havada kalan ölüler gibi eksi yönleri var.
Özetle Ubisoft aksiyon oyunlarını başarılya sürdürmeye devam ediyor.Oyun sürelerinden şikayet eden oyunseverlere ve aksiyon sever oyunseverlere tavsiye ederim.Zira oyunu bitirme süresi ortalama 13-17 saat arasında.İyi eğlenceler.
İlk oyunun vermiş olduğu aksiyon keyfinin ardından kısa bir zaman önce oyunseverler ile buluşan suikastçinin 2.oyununu incelemeye aldık.İlk oyunda 11.ile 13.yüzyıllar arasında geçen mücadelenin ardından ihanete uğrayan Altair'in sonraki zamanlarda gelmiş geçmiş en büyük suikastçileri arasında yer almasından yaklaşık bir yüzyıl sonra oyunumuzun hikayesi İtalya'da geçiyor.14.yüzyılın sonlarında Fiorentina'da Ezio adındaki bir gencin hayatı ve Desmond aracılığı ile suikastçi olma hikayesini barındırıyor.Geçmişte babasıda bir suikastçi olan Ezio'nun babası ve iki kardeşinin idam edilmesinin ardından son kız kardeşi ve annesini amcasına emanet etmesinin ardından,amcası ona babasınında suikastçi olduğunu ve mirası olarak onun giydiği suikastçi kıyafetinin bir sebebi olduğunu söyledikten sonra Ezio'nun hayatı başlıyor.Diğer taraftan Lucy'nin Desmond'ı Dr.Vidic'in elinden kaçırması ve doktor'un Desmond'ı Animus içinde yem olarak kullanmasını öğrenmesinin ardından gerçek hayattada Desmond-Vidic savaşı olduğunu söylemek mümkün.Amacımız suikastçileri yoketmeye çalışan ve Tanrıların gücü olarak söylentilerde yer alan büyük gücü almak isteyen düşmanlarımızı ortadan kaldırmak ve özellikle Vatikan Papa'sını ortadan kaldırmakta görevlerimiz arasında yer alıyor.
İlk oyundaki özelliklerin ve detayların yanında,yeni oyunda farklı savaş kombinasyonları,para sistemi,silah ve giysi seçenekleri gibi pek çok yenilikle karşılaşıyoruz.Bana göre ilk oyunda eksikliğini çok hissettiğim halk arasında kaynaşma problemi bu oyunda oldukça mantıklı ve hoş şekilde tamamlanmış.Eğer arkanızda pek çok asker kovalıyor ve saklanacak bir yeriniz de yok ise,birkaç sokak kaçışı ile biraz uzaklaştıktan sonra halk arasına girip kaynaşmanız ortadan kaybolmanızı sağlıyor.Diğer yandan bir ufak eksiklik olarak iki askeri tek tek almak yerine artık iki elle aynı anda temizleyebiliyor olmamızda görevleri yapma bakımından ve ekstra kombinasyon olarak güzel bir detay olduğunu itiraf etmem gerek.Ayrıca zırhlarınızın hasar görmesi,sonucu kazandığınız paralar,sokakta insanların cebinden çaldığınız ufak çapta paralar veya belli yerlerde karşımıza çıkan sandıkların içinden büyük çapta paralar ile zırhımızı tamir edebilir hatta seviyelere göre üst seviye zırhlarıda satın alabiliyoruz.Bu oyunda hafıza içerisinde hızlı seyahat etme yerine,şehirler içindeki seyahatçiye vereceğimiz ufak bir bedel ile gitmemiz gereken yerlere hızlıca gidebiliyoruz.Ayrıca Viyana içerisindeki gondolları,at arabalarını ve sürpriz bir gelişme olarak en yakın dostumuz olan Leonardo da Vinci'nin tasarlamış olduğu bir tür Hezarfen Ahmet Çelebi tasarımına benzer yarasa kanatlarını kullanmamız bir başka güzel detaylardan bazıları.Bunların yanında ilk oyunda canımızın dolması için beklediğimiz ve çoğu zaman kaçtığımız sistemin yerine artık can iksiri içerek canımızı doldurma ve iksir satın alma,para karşılığı pek çok silah satın alabilme,hazine haritaları gibi pek çok özellik daha oyunseverlere sunulmuş.Artı düşmanlarımızı kontra ataklarla ortadan kaldırmak için önceden beklemek gerekiyordu.Şimdi ise onları tahrik edici sözler söyleyerek hiç beklemeden temizleme özelliğide oldukça rahatlatıcı bir özelli olduğunu söylemem gerek.Eksi yanlarından da bahsetmem gerekiyor.Hep iyi özellikler olsaydı 4/4lük oyun olurdu fakat nerdeyse hiç öyle bir oyun ortaya çıkmadı. Yapay zekalarda ortaya çıkan sorunlar,genellikle sadece izleyen askerler,siz nekadar hızlı koşsanızda aniden sizden hızlı koşup arkadan kılıç darbesi yiyebileceğiniz askerler,az da olsa savaş kombinasyonlarının karışması,havada kalan ölüler gibi eksi yönleri var.
Özetle Ubisoft aksiyon oyunlarını başarılya sürdürmeye devam ediyor.Oyun sürelerinden şikayet eden oyunseverlere ve aksiyon sever oyunseverlere tavsiye ederim.Zira oyunu bitirme süresi ortalama 13-17 saat arasında.İyi eğlenceler.
Metro-2033
Moskova harap halde,karanlık çağ günyüzüne çıkmış,yeryüzü zehirli bir gaza bulanmış.İnsanların yaşayabilecekleri tek yer,geçmişte kazdıkları yeraltı metroları.Her ne kadar güvenli görünsede ziyaretçiler heryerde.Hayatta kalabilme savaşına hazır mısınız?
Hikaye 2013 yılında dünyanın büyük felaketi yaşaması ve bu felakette pek çok insanın katledilmesi,yeryüzünün zehirli bir gaz ortaya çıkartması sebebiylede pek çok insanın zehirlenerek ölmesi ile insanların tek hayatta kalacağı yer olarak belirledikleri yeraltı metrolarındaki hayat savaşını konu alıyor.Oyunda 2013 yılıındaki faciadan sonra 2033 yılında Moskova'da geçmişte inşa edilmiş olan metro yollarındaki yaşam savaşı ve karanlık çağın ortaya çıkması ile de yeraltında bizleri yalnız bırakmayan mutasyon geçirmiş korku dolu yaratıklarla olan mücadelemiz yer alıyor.Artyom adındaki bir askeri yönlendirdiğimiz oyunda,verilen görevler ile hem ayakta kalmaya,hem alman düşmanlarımız ile savaşı,hemde mutasyona uğramış yaratıklarla savaşarak bu kaostan kurtulmaya çalışıyoruz.Mutasyona uğramış canavarlar ve bazı kitaplarda anlatılan cehennemin iblislerine benzer yaratıklarla mücadele ve en etkilisi ise karanlık atmosferler oyuna heyecan katıyor diyebiliriz.
Oyun içerisindeki grafikler ve detaylardan bahsedecek olursak,menü özellikleri bakımından diğer oyunlara göre biraz değişiklik söz konusu.Oyun grafik ayarları düşük,orta ve yüksek seçenekleri standart halde,fakat ilginç olan ise değiştirmek istediğiniz ayarlarda paketli haldeki grafik ayarları yüksekten aşağı indiğinizde hangi özelliklerin kapanacağını sizlere gösterebiliyor.Tuş ayarları menüsü ise değiştirmek istediğiniz tuş eğer başka bir tuş ile eşleşmiş ise,size bir uyarı geliyor ve hangi tuşun devre dışı kaldığını size bildiriyor.Bana göre bu güzel bir özellik,çünkü yeni ortaya çıkan oyunlarda bile çoğu zamanda değiştirmek istediğimiz tuş ilk yüklemede hangisi idi nerde değişiklik yaptık bulmakta zorlanılıyordu.Grafiksel detaylardan biraz bahsedecek olursak,oyundaki grafiksel detaylar oldukça başarılı.Daha öncede bahsettiğimiz gibi oyun içindeki atmosferin belli bir zaman sonra sizi içine çektiğinde korku ve heyecan öğeleri ile birleştiğinde oldukça etkileyici bir oyun olduğu açıkça ortada.Özellikle karanlık anlarda bir anda ortaya çıkan bir çift gözün size doğru yaklaştığını ve bu sahneyi de özellikle akşam odanızda karanlık bir ortamda yeteri kadar sesler açıkken oynandığında daha da zevk verebildiğini söyleyebilirim.Silah modellemeleri oldukça ilginç buldum.Özellikle keleşin üzerine konulan dürbün ideal ve net atışlar yapmak için önerilebilir bir seçenek.Peki bu kadar olumlu söylemden sonra olumsuz tarafları yok mu?Tabiki var bunlardan en çok göze batan düşmanlarınızın yapay zekası biraz zayıf kaldığını söylemem gerekiyor.Karanlık atmosferin bazı zamanlarda sıkıntı yaratabiliyor,kısa zamanlardaki oyun içindeki yavaşlamalar,özellikle merdiven çıkışındaki yavaşlamalar can sıkabiliyor.Birde eğer çok fazla mermi harcayan bir oyunsever iseniz mermi kıtlığı biraz sıkıntı yaratabilir.Tavsiyem dikkatli mermi kullanmaya özen gösterin,aksi takdirde kaçmanız gerekecek:)
Son sözler olarak söyleyebileceğim,oyun oldukça başarılı aksiyon olarak güzel ve etkileyici bunun dışındaki ilginç olayı ise oyunun çıkış tarihi ve istediği optimum sistem gereksiniminde,henüz piyasaya çıkmamış olan GTX 400 serisini istiyor olması bir bakıma ilginç görünüyor.Zira oyunun başlangıcındaki reklamlarında AMD ve ATI'nin yer alması kafalarda biraz soru işareti bırakabilir.Herkese iyi eğlenceler.
Metro 2033 minimum sistem gereksinimi;
Dual Core işlemci (Core 2 Duo daha iyi performans verir),1 GB Ram,Geforce 8800 veya GT220 üstü ekran kartı,
Metro 2033 önerilen sistem gereksinimi;
Quad Core işlemci ve 3.0GHZ üstü,2 GB Ram,DirectX 10 destekli GTX 260 ve üstü ekran kartı,
Metro 2033 optimum sistem gereksinimi;
Intel Core i7 işlemci,Nvidia DirectX11 destekli GTX 480 veya 470 ekran kartı,iyi performans için 8 GB Ram, hızlı bir harddisk veya SSD disk.
Hikaye 2013 yılında dünyanın büyük felaketi yaşaması ve bu felakette pek çok insanın katledilmesi,yeryüzünün zehirli bir gaz ortaya çıkartması sebebiylede pek çok insanın zehirlenerek ölmesi ile insanların tek hayatta kalacağı yer olarak belirledikleri yeraltı metrolarındaki hayat savaşını konu alıyor.Oyunda 2013 yılıındaki faciadan sonra 2033 yılında Moskova'da geçmişte inşa edilmiş olan metro yollarındaki yaşam savaşı ve karanlık çağın ortaya çıkması ile de yeraltında bizleri yalnız bırakmayan mutasyon geçirmiş korku dolu yaratıklarla olan mücadelemiz yer alıyor.Artyom adındaki bir askeri yönlendirdiğimiz oyunda,verilen görevler ile hem ayakta kalmaya,hem alman düşmanlarımız ile savaşı,hemde mutasyona uğramış yaratıklarla savaşarak bu kaostan kurtulmaya çalışıyoruz.Mutasyona uğramış canavarlar ve bazı kitaplarda anlatılan cehennemin iblislerine benzer yaratıklarla mücadele ve en etkilisi ise karanlık atmosferler oyuna heyecan katıyor diyebiliriz.
Oyun içerisindeki grafikler ve detaylardan bahsedecek olursak,menü özellikleri bakımından diğer oyunlara göre biraz değişiklik söz konusu.Oyun grafik ayarları düşük,orta ve yüksek seçenekleri standart halde,fakat ilginç olan ise değiştirmek istediğiniz ayarlarda paketli haldeki grafik ayarları yüksekten aşağı indiğinizde hangi özelliklerin kapanacağını sizlere gösterebiliyor.Tuş ayarları menüsü ise değiştirmek istediğiniz tuş eğer başka bir tuş ile eşleşmiş ise,size bir uyarı geliyor ve hangi tuşun devre dışı kaldığını size bildiriyor.Bana göre bu güzel bir özellik,çünkü yeni ortaya çıkan oyunlarda bile çoğu zamanda değiştirmek istediğimiz tuş ilk yüklemede hangisi idi nerde değişiklik yaptık bulmakta zorlanılıyordu.Grafiksel detaylardan biraz bahsedecek olursak,oyundaki grafiksel detaylar oldukça başarılı.Daha öncede bahsettiğimiz gibi oyun içindeki atmosferin belli bir zaman sonra sizi içine çektiğinde korku ve heyecan öğeleri ile birleştiğinde oldukça etkileyici bir oyun olduğu açıkça ortada.Özellikle karanlık anlarda bir anda ortaya çıkan bir çift gözün size doğru yaklaştığını ve bu sahneyi de özellikle akşam odanızda karanlık bir ortamda yeteri kadar sesler açıkken oynandığında daha da zevk verebildiğini söyleyebilirim.Silah modellemeleri oldukça ilginç buldum.Özellikle keleşin üzerine konulan dürbün ideal ve net atışlar yapmak için önerilebilir bir seçenek.Peki bu kadar olumlu söylemden sonra olumsuz tarafları yok mu?Tabiki var bunlardan en çok göze batan düşmanlarınızın yapay zekası biraz zayıf kaldığını söylemem gerekiyor.Karanlık atmosferin bazı zamanlarda sıkıntı yaratabiliyor,kısa zamanlardaki oyun içindeki yavaşlamalar,özellikle merdiven çıkışındaki yavaşlamalar can sıkabiliyor.Birde eğer çok fazla mermi harcayan bir oyunsever iseniz mermi kıtlığı biraz sıkıntı yaratabilir.Tavsiyem dikkatli mermi kullanmaya özen gösterin,aksi takdirde kaçmanız gerekecek:)
Son sözler olarak söyleyebileceğim,oyun oldukça başarılı aksiyon olarak güzel ve etkileyici bunun dışındaki ilginç olayı ise oyunun çıkış tarihi ve istediği optimum sistem gereksiniminde,henüz piyasaya çıkmamış olan GTX 400 serisini istiyor olması bir bakıma ilginç görünüyor.Zira oyunun başlangıcındaki reklamlarında AMD ve ATI'nin yer alması kafalarda biraz soru işareti bırakabilir.Herkese iyi eğlenceler.
Metro 2033 minimum sistem gereksinimi;
Dual Core işlemci (Core 2 Duo daha iyi performans verir),1 GB Ram,Geforce 8800 veya GT220 üstü ekran kartı,
Metro 2033 önerilen sistem gereksinimi;
Quad Core işlemci ve 3.0GHZ üstü,2 GB Ram,DirectX 10 destekli GTX 260 ve üstü ekran kartı,
Metro 2033 optimum sistem gereksinimi;
Intel Core i7 işlemci,Nvidia DirectX11 destekli GTX 480 veya 470 ekran kartı,iyi performans için 8 GB Ram, hızlı bir harddisk veya SSD disk.
Necrovision-Lost Company
Hikaye devam ediyor.Alman ordusu şeytanın ordusunu alt etmek için var gücüyle savaşıyor.Bu savaşın sonu nereye varacak?Her ulustan gelen takviye birliklere önderlik eden cesur askerler mi,yoksa dünyanın sonunu getirmeye çalışan zombi ordusu mu?
Hikayemiz 1.Dünya savaşı içerisinde alman askerlerinin karşılaştığı zombi ordusuna karşı vermiş olduğu amansız mücadele ile ilk oyun olarak Necrovision'da başlamıştı.Hikaye kaldığı yerden devam edip,bu seferki görevimiz bu zombileri ortaya çıkartan büyücü olan Simon Bukner'ı ortadan kaldırmaya çalışıyoruz.İlk oyundan farklı olarak yeni oyun içerisindeki yeniliklerden söz edersek,tek kişilik hikayede 10 yeni bölüm,15 yeni karakter,6 yeni silah,özel silahların yükseltilmesi,sürülebilen yeni tank ve araçlar ve çoklu oyunda yeni bir mod olarak "Gas Attack" ile karşımızda.Oynanabilirlik ilk oyundan biraz farklı olarak daha çok "Painkiller" oyununa benzeyen tarzda bir rahat oyun sunulmaya çalışılmış,grafiksel olarak ilk oyunda olduğu gibi yüksek grafiklerde gereğinden fazla zorlanma ve can sıkıcı yavaşlamalar mevcut.Ses detayları gayet güzel ve komik gördüğüm detaylardan biri ise,yeni karakterlerden bir zombinin kalkan kullanması ve o zombinin iskoç eteğine sahip bir şekilde size saldırıyor olması oldukça komik bir görüntü olarak gözüme ilişti.
Menü detaylarından biraz söz edersem,grafik ayarları hafif detaylandırılmış olması yeterli görünse bile,orta grafiklerde bile oyun içerisinde frame düşmelerine sebep olması,özellikle savaş ortasında hedef alma ve kaçmak için yarattığı sıkıntılar ile keyfinizi kaçırabilir.
Özetle,eğer alternatif bitireceğiniz oyununuz yoksa ve her ne olursa olsun oyun olsun diyenlerdenseniz deneyebilirsiniz,aksi halde şahsen ben daha güzel bir oyun bekliyordum bu sebeplede tam tavsiye edemiyorum.İyi eğlenceler.
Hikayemiz 1.Dünya savaşı içerisinde alman askerlerinin karşılaştığı zombi ordusuna karşı vermiş olduğu amansız mücadele ile ilk oyun olarak Necrovision'da başlamıştı.Hikaye kaldığı yerden devam edip,bu seferki görevimiz bu zombileri ortaya çıkartan büyücü olan Simon Bukner'ı ortadan kaldırmaya çalışıyoruz.İlk oyundan farklı olarak yeni oyun içerisindeki yeniliklerden söz edersek,tek kişilik hikayede 10 yeni bölüm,15 yeni karakter,6 yeni silah,özel silahların yükseltilmesi,sürülebilen yeni tank ve araçlar ve çoklu oyunda yeni bir mod olarak "Gas Attack" ile karşımızda.Oynanabilirlik ilk oyundan biraz farklı olarak daha çok "Painkiller" oyununa benzeyen tarzda bir rahat oyun sunulmaya çalışılmış,grafiksel olarak ilk oyunda olduğu gibi yüksek grafiklerde gereğinden fazla zorlanma ve can sıkıcı yavaşlamalar mevcut.Ses detayları gayet güzel ve komik gördüğüm detaylardan biri ise,yeni karakterlerden bir zombinin kalkan kullanması ve o zombinin iskoç eteğine sahip bir şekilde size saldırıyor olması oldukça komik bir görüntü olarak gözüme ilişti.
Menü detaylarından biraz söz edersem,grafik ayarları hafif detaylandırılmış olması yeterli görünse bile,orta grafiklerde bile oyun içerisinde frame düşmelerine sebep olması,özellikle savaş ortasında hedef alma ve kaçmak için yarattığı sıkıntılar ile keyfinizi kaçırabilir.
Özetle,eğer alternatif bitireceğiniz oyununuz yoksa ve her ne olursa olsun oyun olsun diyenlerdenseniz deneyebilirsiniz,aksi halde şahsen ben daha güzel bir oyun bekliyordum bu sebeplede tam tavsiye edemiyorum.İyi eğlenceler.
6 Nisan 2010
Prison Break The Conspiracy
Evet uzun bir çalışma arasından sonra tekrar oyunlara dönmenin mutluluğu ile elime geçen ilk oyun olan Prison Break oyununun incelemesini yaparak kaldığımız yerden devam ediyorum.
Prison Break,dizi severlerin kimilerinin tv başından kalkamadığı,kimilerinin ise bilgisayardan kalkamadan heyecanla izlediği hapishane kaçış ve sonraki olayların yer aldığı dizi idi.Karşımızdaki oyunda dizi konusunu saptırmayacak şekilde bize farklı bir bakış açısından bakmamızı ve Fox River hapishanesindeki gelişmeleri görmemizi sağlıyor ve bir okadarda keyif verebiliyor.
Oyun,dizinin ilk sezonunda olduğu gibi Michael Scofield'ın ağabeyi Lincoln Burrows'u hapishaneden kaçırması ve yaşanan olayları, Tom Paxton adında şirket adına bir kukla olarak çalışan ajanı kontrol ederek yaşanan olayları ve şirket'in ajanı deyim yerinde ise satış yapıp yüzüstü bırakmasını ele alıyor.Hikayede ajan Paxton,Munnix adında şirket adına çalışan bir üst kademeden aldığı "Scofield ve Burrows'un kaçmasını" engelle görevini vermesi ile başlıyor.Ajanımız kaçışı engellemeye çalışmak için Fox River hapishanesine mahkum olarak girer.Daha sonra gelişen olaylar sırasında öldürülmek istendiğini öğrenir.Bunu araştırırken ölmesini isteyenin şirketin kendisi olduğunu öğrenen ajanımız,kaçış planını engellemek yerine kardeşlere gitmesi için sonradan planını değiştirmesini konu alıyor.
Oyun üçüncül kamera açısı olarakda tanımladığımız (TPS:Third Person Shooter) tarzı oyun olarak karşımıza geliyor.Grafik detayları ve görsellikler açısından oldukça başarılı olduğunu söyleyebilirim.Özellikle oyun menüsü içerisindeki müziklerin ve arka planın cazibesi ilk oyunun açılışında karşımıza geldiğinde tekrardan hapishane aksiyonuna dönmenin heyecanı ve oyuna hemen başlama arzusunu epey arttırdığını söyleyebilirim.Grafiksel açıdan oldukça başarılı ve özellikle modellemelerin bence gerçekçiliği oldukça başarılı buldum.Özellikle başrol oyuncuları olan Abruzzi,T-Bag,Sucre,Lincoln,Scofield ve diğerlerinin benzerliği bende oynarken bir heyecan uyandırdığını itiraf etmem gerek.Oyun içerisinde aksiyon durumuna göre arka planda müzik değişikliği,çok az hatalarıda olsa yapay zekanın oyuna oldukça etkisi zevkli bir oyun keyfi sunmaya yetip artıyor bile.Oyunda sadece kötü özellik olarak söyleyebileceğim,oyun hikayesinin bana göre biraz kısa kalması.Tabi kimilerine göre normalde olabilir.Ama bu bile tadında kalması için yeterli olduğunu düşünüyorum.
Eğer vizelerden veya sınavlarınızdan çok sıkıldıysanız,biraz aksiyon ve heyecana ihtiyacınız varsa Prison Break dizisi kadar oyununu da öneriyorum.İyi eğlenceler herkese.
Prison Break,dizi severlerin kimilerinin tv başından kalkamadığı,kimilerinin ise bilgisayardan kalkamadan heyecanla izlediği hapishane kaçış ve sonraki olayların yer aldığı dizi idi.Karşımızdaki oyunda dizi konusunu saptırmayacak şekilde bize farklı bir bakış açısından bakmamızı ve Fox River hapishanesindeki gelişmeleri görmemizi sağlıyor ve bir okadarda keyif verebiliyor.
Oyun,dizinin ilk sezonunda olduğu gibi Michael Scofield'ın ağabeyi Lincoln Burrows'u hapishaneden kaçırması ve yaşanan olayları, Tom Paxton adında şirket adına bir kukla olarak çalışan ajanı kontrol ederek yaşanan olayları ve şirket'in ajanı deyim yerinde ise satış yapıp yüzüstü bırakmasını ele alıyor.Hikayede ajan Paxton,Munnix adında şirket adına çalışan bir üst kademeden aldığı "Scofield ve Burrows'un kaçmasını" engelle görevini vermesi ile başlıyor.Ajanımız kaçışı engellemeye çalışmak için Fox River hapishanesine mahkum olarak girer.Daha sonra gelişen olaylar sırasında öldürülmek istendiğini öğrenir.Bunu araştırırken ölmesini isteyenin şirketin kendisi olduğunu öğrenen ajanımız,kaçış planını engellemek yerine kardeşlere gitmesi için sonradan planını değiştirmesini konu alıyor.
Oyun üçüncül kamera açısı olarakda tanımladığımız (TPS:Third Person Shooter) tarzı oyun olarak karşımıza geliyor.Grafik detayları ve görsellikler açısından oldukça başarılı olduğunu söyleyebilirim.Özellikle oyun menüsü içerisindeki müziklerin ve arka planın cazibesi ilk oyunun açılışında karşımıza geldiğinde tekrardan hapishane aksiyonuna dönmenin heyecanı ve oyuna hemen başlama arzusunu epey arttırdığını söyleyebilirim.Grafiksel açıdan oldukça başarılı ve özellikle modellemelerin bence gerçekçiliği oldukça başarılı buldum.Özellikle başrol oyuncuları olan Abruzzi,T-Bag,Sucre,Lincoln,Scofield ve diğerlerinin benzerliği bende oynarken bir heyecan uyandırdığını itiraf etmem gerek.Oyun içerisinde aksiyon durumuna göre arka planda müzik değişikliği,çok az hatalarıda olsa yapay zekanın oyuna oldukça etkisi zevkli bir oyun keyfi sunmaya yetip artıyor bile.Oyunda sadece kötü özellik olarak söyleyebileceğim,oyun hikayesinin bana göre biraz kısa kalması.Tabi kimilerine göre normalde olabilir.Ama bu bile tadında kalması için yeterli olduğunu düşünüyorum.
Eğer vizelerden veya sınavlarınızdan çok sıkıldıysanız,biraz aksiyon ve heyecana ihtiyacınız varsa Prison Break dizisi kadar oyununu da öneriyorum.İyi eğlenceler herkese.
6 Mart 2010
Battlefield:Bad Company-2
Geçmişteki savaş günümüz teknolojileri ile yeni bir yüz ile ortaya çıkmak istiyor.Dünya savaşını engellemek bizim elimizde.Yeni nükleer savaş çıkması an meselesi.Acaba savaşı durdurabilecek miyiz?Bunun cevabı elbette takım mücadelesi ile mümkün.Peki siz buna hazır mısınız?
Battlefield oyun severlerinde bildiği gibi Call of Duty gibi geçmiş ve gelecek tarih savaşlarının unutulmaz olaylarını açığa kavuşturmakla görevli oyunlardan diğeridir.Fakat Battlefield başlangıçtan beri ortaya çıktığı oyunlarda ağırlıklı olarak çoklu oyuncu desteği vermiş olması ile hikayeleri genellikle online olarak oyun severlere hem savaş,mücadele,birlik ve takım olma ruhunu aşılamıştır.Özellikle de araç kullanma bakımından Battlefield 1942 ile bir çağ atlaması olmuştur diyebiliriz.Daha önce sadece PS3 ve Xbox 360 konsollarında piyasaya sürülen Bad Company’nin 2.oyunu bu sefer PC platformundada kendini gösterdi.Oyunseverlere bu sefer kısa da olsa tek kişilik campaign modu ile bu zevki yaşatmayı planlayan Bad Company 2 oyunu daha önce Gears of War oyunundaki takım ruhu pozisyonunu biraz farklı da olsa oyun severlere yeniden aşılamayı planlıyor.Hikaye de 2.dünya savaşı zamanın nükleer denemelerinden günümüze kadar gelip bir yeni savaş hazırlığı yapan Rusların elindeki nükleer bombanın peşine düşüyoruz.Hikayede dört askerimiz olan Sarge,Marlowe,Sweetwater ve Haggard adındaki karakterlerden Marlowe’u yönetiyoruz.
Şimdi de oyundaki içerik detaylarından biraz bahsedelim.Oyun içindeki özellikle görsel ve ses detayları oldukça başarılı ve etkileyici diyebiliriz.Daha önce Crysis’te görmüş olduğumuz ağaç yıkılması,binaların dağılması efektlerinin yanında Bad Company-2 içerisinde özellikle duvarların patlatma,delme efektleri oldukça başarılı bulduk.Ses efektleri özellikle bulunduğunuz ortama göre değişmesi ve görselliklerde oyunun 3D desteklemesi ile oyun zevki bir kat daha artıyor.Ses efektlerinin farkı örnek vermek gerekirse;kapalı bir alanda olduğumuz zamanda silah ateşlemesi sesinin yankılanması,ve ağırlıklı olarak arkamızdan gelen merminin de ses sistemleri sayesinde arkadan öne doğru gelişi son derece etkileyici.Yapay zekalar da yeterince başarılı bulduğumuzu söyleyebiliriz.Zira patlayan duvarların arkasında hala bekleyen adamları görmüyoruz en azından.Battlefield serilerinden gördüğümüz bir diğer ayrıntı ise araç kullanımlarının oldukça fazla olmasıdır.Bu oyun içerisinde de tank,ATV türü araç,makineli silahlar,helikopter ve roketatar makine kullanmamız da oyuna modern teknolojilerde ayrı bir tat katıyor.Harita özellikleri ise diğer oyunlardaki gibi ilerleyememe sınırlaması değil,tam aksine eski kendi sisteminde olduğu gibi harita dışına çıktığınızda bir uyarı yazısı geliyor ve haritaya dönmeniz rica ediliyor.Aksi takdirde 10 saniye içerisinde otomatik olarak gönderiliyorsunuz.Silahlar çok fazla olmamasına rağmen özellikle uzak menzilli tüfek olan sniper silahlarının zevki bir başka tat veriyor.
Daha öncede söylediğimiz gibi oyunda campaign modu kısa olmasına rağmen oyunun asıl amacı çoklu oyuncu üzerindeki keyfi yaşatması.Haritaların oldukça büyük olması ve 64 kişiye kadar oynanabilir olması,bunun yanında pek çok aracı kullanmamız,ayrıca co-op modunun bu oyunda olması ve 4 kişiye kadar arkadaşlarımız ile beraber oynayıp keyifli zamanlar geçirmemizde mümkün.
Oyunda hep iyi şeylerden söz ettik.Fakat ufak tefek hatalarıda yok değil elbette.Bunlardan biri online bağlantılarda yaşanan bazı bazı kopmalar,ve bazı teknik sorunlar görebiliriz.Fakat bunlar çok büyük problemler değil.
Son olarak tek kişilik oyundan çok,çoklu ve internet üzerinden oyun oynamayı seviyorsanız bu oyunu tavsiye ederiz.Herkese iyi eğlenceler.
5 Mart 2010
Napoleon-Total War
Bir tarih yeniden yazılıyor.Total war serisi bitmek tükenmek bilmeyen tarihler ile bu tarihlere eşlik etmemizi istiyor.Napolyon’u büyük bir lider mi yapacaksınız,yoksa hiçbir şeye sahip olamayan bir lider mi olacak? Bunun cevabı elbette bizlerin elinde.
Her ortaya çıkartılan Total War serilerinde buram buram tarih koktuğunu görebiliriz.Shogun ile başlayan bu seride Medieval,Roma İmparatorluğu,Vikingler,İmparatorluklar savaşları ve şimdide efsane Napolyon karşımızda.Öncelikle Napolyon kimdir diye kısa bir özet geçersek daha uygun olacağını düşünüyorum.Napolyon Bonoparte 1769 yılında Korsika’nın Ajaccio şehrinde doğmuştur.1795 yılında ordu eğitimindeki başarılarından sonra Fransız ordusunun başına getirildi.1799 yılında Suriye’ye saldırarak (ozamanlar Suriye Osmanlı yönetimi altındaydı) ele geçirmek istedi.Fakat Akka’nın Cezzar Ahmed Paşa tarafından başarıyla savunması yüzünden ve Fransız ordusunda belirgin salgın hastalık yüzünden önceden ele geçirmiş olduğu Mısır’a geri çekildi.Bazı reformlar yapmaya çalışmasının yanı sıra Fransız bankasını kurmuştur.1815 yılında Prusya’dan ağır yenilgi aldıktan sonra Paris’e geri dönen Napolyon tahttan indirildi.Kaçmak isteyen Napolyon İngilizlere esir düşmüş ve st.Helena adasına götürülmüştür.5 mayıs 1821 yılında ölen Napolyonun cenazesi ancak 1840 yılında Paris’e getirilmiştir.
Oyunumuzun hikayesi de Napolyon’un hayatında yaşamış olduğu savaşları yaşamamızı sağlıyor.Oyunun görev bölümünde tarihlere göre ayrılmış bölümler olduğunu görüyoruz.Bunlar alıştırma bölümü de olmak üzere toplamda 5 farklı haritaya sahip görevler.Tabi bu görevler tarih sırasına göre yapıldığında bir sonraki görev alanını açabiliyorsunuz.Yapmış olduğu savaşların tamamını kapsayan bu görevler sırasıyla alıştırma bölümü olarak Fransa içi,İtalya,Mısır,Avrupa ve Rusya olmak üzere sırayla oynayabiliyoruz.Bunun yanı sıra oyun içerisinde o dönemde Napolyon’un düşmanları olarak görünen Avusturya,İngiltere,Prusya ve Rusya görev ve hikayelerini de içinde barındırıyor.Eğer görevleri yapmak istemiyorsanız,bunların yanında ekstra olarak Napolyon’un sadece yapmış olduğu savaşları kapsayan bir bölüm de menü içerisinde mevcut.Harita üzerinde seçtiğimiz savaşlara girip verilen orduları komuta etmemiz ve savaşı kazanmamız yeterli.Oyunun içerisinde bahsettiğimiz ülkelerin dışında görev menüsünde maalesef yok.Fakat arkadaşlarımız ile veya bilgisayara karşı yaptığımız kendimizin belirlediği savaşlarda Osmanlı Devleti’nin de olduğunu belirtelim.Bu savaşlar içerisinde deniz savaşları,şehir kuşatma savaşları ve normal kara savaşlarından istediğimizi seçip istersek arkadaşlarımızla,istersek bilgisayara karşı oynayabiliriz.
Oyun detaylarından biraz bahsedecek olursak,Empire Total War’daki gibi arka plan ve menü görselliği Napolyon tarzını ortaya çıkartmış.Görsellik ayarları yine oldukça detaylı olarak sunulmuş.Monitör çözünürlüğüne göre çözünürlük değerleri oldukça fazla ve yeterli.Bunun yanında orta kalite sistemlerde bile oynanabilmesi için yeterince detaylandırılabilir olması oldukça iyi ve bunun yanında bir önceki oyun ile neredeyse aynı altyapıyı kullanmasına rağmen en üst detaylarda bile sorunsuz oynanabiliyor olması oyun için artı bir yön olarak söyleyebiliriz.Ses detayları 2.1,4.1,5.1,7.1 ses sistemlerini destekliyor ve savaş içerisindeki ses efektleri oldukça başarılı.Özellikle deniz savaşlarındaki top patlama ses efektleri oldukça etkileyici.
Son sözler olarak,oyun tarih olaylara oldukça değer verdiğini ve insanlara tarihin sayfalarını bilinmeyen veya unutulan hikayeleri oldukça başarılı sunuyor.
23 Şubat 2010
NIA(NEURAL IMPULSE ACTUATOR)
Teknolojideki gelişmeler hız kesmeden devam ediyor.Bir zamanlar iki boyutlu (2D)oyunlarla merhaba dediğimiz oyun hayatlarımızda,3 boyutlu (3D) oyunlar,yeni teknolojilerle 3D gözlüklerle oyun içerisine girme özellikleri,yüksek çözünürlüklü (HD) görsellikler her geçen gün teknoloji eğlence,keyif,rahatlık bakımından yeniliklerini gösteriyor.Bunlara şimdi de OCZ firması beyin kontrolü ile oyun oynatma (Mind Control) olarak söyleyebileceğimiz yepyeni bir ürün sunuyor ve bu ürünü sizler için detaylı olarak incelemeye çalıştık.
NIA (Neural Impulse Actuator) diğer adıyla beyin kontrolü olarak tabir edebileceğimiz bu ürünün temel özelliği; başınıza yerleştirdiğiniz bir taç gibi algılayıcının üzerindeki alıcılar ile isterseniz kaslarınız,isterseniz ise beyninizin kontrol etme gücünü ortaya çıkartarak özellikle oyunlarda performansınızı ortaya koyabilirsiniz. Paket içeriğine bakacak olursak içerisinde az önce de bahsettiğimiz taç şeklinde algılayıcı,bu algılayıcının bağlandığı ve bizim kas veya beyin dalgalarımızı alıp bilgisayara usb veriyolu ile ulaşmasını sağlayan bir kutucuk ve içerisinde kurulum cd si ile geliyor.Programı cd yolu ile bilgisayara kurmadan önce internet üzerinden güncel sürümü indirip kullanmanızı tavsiye ederiz. Algılayıcı tacı takıp,programı açtığımızda karşımıza üç adet farklı renklerde olmak üzere çizgiler çıkacaktır.Bunlardan sarı renkli olan çizgi bizim o andaki kas dalgalarını gösterir,kırmızı ise ortalama olarak sarı çizginin seyrettiği doğrultuyu ifade eder ve kesik yeşil çizgi ise bizim kontrol sınırımızdır.Burada bahsettiğimiz kontrol sınırı,eğer sarı ve kırmızı çizgiler,yeşil çizgilerin altında ise ve eğer onları orda tutmayı başarabiliyorsak bu kullandığımız ürünün kontrol etmeye hazır olduğunu belirtir.Aksi halde eğer diğer çizgiler yeşil çizginin üzerinde ise rahatlayıp gevşememiz ve kontrolü ele almak için biraz daha zaman harcamamız gerektiğini belirtir. Kontrol sağlandıktan sonra isteğinize göre program içerisinde iki çeşit pratik geliştirme oyunu mevcut.Bunlardan biri herkesin bildiği gibi Pong oyunu,diğeri ise göz kontrollerinin pratiğini geliştirmek için tasarlanmış bir arayüz.Pong oyunu içerisinde isteğinize göre kolaylık zorluk ayarlarının yanı sıra,isterseniz kaslarınız,isterseniz beyin dalgalarınız,isterseniz de göz hareketleri ile pratik yapabilirsiniz. Burdaki pratik geliştirme programları ürünü kontrol etme bakımından oldukça yararlı olduğunu söylemeliyiz.
Evet bahsettiğimiz ürün kasları ve beyin dalgalarını algılıyor demiştik.Peki bunu nasıl algılayabiliyor? Şöyle izah edebiliriz. Alnımıza yerleştirmiş olduğumuz baş bandının, karbon-nanofiber’den yapılmış olan ön kısmındaki üç adet yüksek algılayıcıların göz hareketlerimizi ve beynimizden gelen alpha/beta dalgalarını algılamakla beraber,bandın ucunda bulunan ve kulağımızın üstüne doğru gelen yerlerindeki algılayıcılar ile çene ve diğer yüz kaslarımızın hareketlerini algılayabilmektedir.Yapılması gereken tek şey ise mümkün oldukça rahat bir şekilde kontrolü ele almamız gerekir.Çünkü yapmış olduğumuz bir gerilme ve kasılma esnasında kontrol elden kaçabiliyor (özellikle kas kontrolünü seçtiğimizde).Göz hareketlerinden bahsetmişken ufak bir bilgilendirme yapmak gerekiyor.Bu bilgi ise NIA sadece göz hareketlerinde yatay hareketleri algılayabiliyor.
Kontrol ayarlarından bahsedecek olursak,programın içerisinde belli başlı oyunları kontrol etmek için hazırda belirlenmiş profiller de içerisinde bulunuyor.İlk denemelerimizde biz kas kontrol sistemini denemeye aldık ve Call of Duty:Modern Warfare-2 oyununu incelemeye aldık.Kas kontrolünde basit olarak üç hareketi denemeye aldık.Bunlardan biri ilerleme,ikincisi bıçaklama,üçüncüsü ise yakınlaştırma (zoom).Program içerisinde ilk başta 3 adet kontrol edebilme olarak karşımıza klavye üzerinde istediğimiz tuşları ayarlayabileceğimiz bir alan geliyor.Burda yukarda belirttiğimiz üç hareketi yeni bir profil oluşturarak denedik ve denemelerimizde 1.tuş olarak belirlediğimiz tuşu kas kontrollerinde sol tarafımızdaki çene kasları ile kontrol ettiğimizi,2.tuş olarak belirttiğimizi alın kas hareketleri ile kontrol ettiğimizi,3.tuş olarak belirlediğimizi ise sağ çene kasları ile kontrol ettiğimizi gördük.Kontroller olarak tahmini olarak çalışma ve pratik yapma sürelerini belirtirsek;
- Kas Hareketleri: 30 dakika
- Göz Hareketleri (NIA sadece yatay göz hareketlerini algılayabilmektedir): 2-3 saat
- Beyin Dalgaları: 50-60 saat olduğunu söyleyebiliriz.Tabi bunlar ortalama verilen sürelerdir.Bunlar çok daha kısa da sürebilir çok daha fazla uzun da sürebilir.
Biraz da ürünün beyin dalgalarını algılama sisteminden bahsedersek, ürün bahsettiğimiz gibi alfa ve beta dalgalarını odaklanma ve düşünce ağırlıklı olarak yaydıkları frekansa göre algılayıp ona göre belirlediğimiz kontrollere cevap veriyor. Beynin 8-12Hz aralığında bulunan, rahatlama veyagözleri kapama gibi durumlarda ortaya çıkan alpha sinyallerini ve 12-30Hz aralığındaki aktif konsantrasyon durumunu ifade eden beta sinyallerini algılayabilmektedir.Yani buradaki bahsettiğimiz kontrol sizde olması için oyun içerisinde hangi hareketi yapmak istiyorsanız o harekete iyice odaklanmanız ile bu ürün neredeyse her hamlenize karşılık verecektir.Fakat dönüşler ve nişan alma konusunda biraz daha geliştirilmesi gerekmektedir.Çünkü ani gelişen bu özellikleri kavrama ve beynin o anda bu dalgaları yayması yapılan incelemelerde pek mümkün olmamıştır. Bu özellikleri özellikle ateş etme dahil kasları kullanarak optimize etmeniz durumunda sadece yön hareketlerini fare yardımı ile yapmanız yetecek ve diğer kontrolleri size sunacaktır.
Bu ürünü temin ettiğinizde bir de dikkat etmeniz gerekenler var elbette. NIA özellikle topraklamanın düzgün olmamasından ötürü oluşan şebeke kaynaklı sinyal gürültülerine karşı hassastır. Kullandığınız sistemin düzgün bir topraklamaya sahip bir prize takıldığından emin olun.
Kablosuz ağ cihazları, cep telefonları, kablosuz fare/klavye ve CRT monitör gibi etraflarında elektromanyetik alan yaratan cihazları NIA'nın yakınlarında kullanmayın. Bu tip cihazlar sabitlemeniz gereken baz kalibrasyon değerinin çok artmasına sebep olabilir. Bunu test etmek için alın bandını alıcıdan çıkardığınızda sinyal seviyesinin düşüp düşmediğine bakabilirsiniz.
Çok kuru bir cilde sahip olanların kullanmadan önce alın bölgesini nemlendirmeleri cihazın algılama şansını arttıracaktır.
Özellikle ilk pratiğe başladığınızda her 20 dakikada bir mutlaka mola verin.
Ürünün fiyatı yaklaşık olarak 300tl civarında bir fiyata sahip ve ülkemizde satışa sunulmakta.Oyun keyfinizi katlamak ve eğlenceli hale getirmek isterseniz bu ürünü tavsiye ederiz.İyi eğlenceler.
NIA (Neural Impulse Actuator) diğer adıyla beyin kontrolü olarak tabir edebileceğimiz bu ürünün temel özelliği; başınıza yerleştirdiğiniz bir taç gibi algılayıcının üzerindeki alıcılar ile isterseniz kaslarınız,isterseniz ise beyninizin kontrol etme gücünü ortaya çıkartarak özellikle oyunlarda performansınızı ortaya koyabilirsiniz. Paket içeriğine bakacak olursak içerisinde az önce de bahsettiğimiz taç şeklinde algılayıcı,bu algılayıcının bağlandığı ve bizim kas veya beyin dalgalarımızı alıp bilgisayara usb veriyolu ile ulaşmasını sağlayan bir kutucuk ve içerisinde kurulum cd si ile geliyor.Programı cd yolu ile bilgisayara kurmadan önce internet üzerinden güncel sürümü indirip kullanmanızı tavsiye ederiz. Algılayıcı tacı takıp,programı açtığımızda karşımıza üç adet farklı renklerde olmak üzere çizgiler çıkacaktır.Bunlardan sarı renkli olan çizgi bizim o andaki kas dalgalarını gösterir,kırmızı ise ortalama olarak sarı çizginin seyrettiği doğrultuyu ifade eder ve kesik yeşil çizgi ise bizim kontrol sınırımızdır.Burada bahsettiğimiz kontrol sınırı,eğer sarı ve kırmızı çizgiler,yeşil çizgilerin altında ise ve eğer onları orda tutmayı başarabiliyorsak bu kullandığımız ürünün kontrol etmeye hazır olduğunu belirtir.Aksi halde eğer diğer çizgiler yeşil çizginin üzerinde ise rahatlayıp gevşememiz ve kontrolü ele almak için biraz daha zaman harcamamız gerektiğini belirtir. Kontrol sağlandıktan sonra isteğinize göre program içerisinde iki çeşit pratik geliştirme oyunu mevcut.Bunlardan biri herkesin bildiği gibi Pong oyunu,diğeri ise göz kontrollerinin pratiğini geliştirmek için tasarlanmış bir arayüz.Pong oyunu içerisinde isteğinize göre kolaylık zorluk ayarlarının yanı sıra,isterseniz kaslarınız,isterseniz beyin dalgalarınız,isterseniz de göz hareketleri ile pratik yapabilirsiniz. Burdaki pratik geliştirme programları ürünü kontrol etme bakımından oldukça yararlı olduğunu söylemeliyiz.
Evet bahsettiğimiz ürün kasları ve beyin dalgalarını algılıyor demiştik.Peki bunu nasıl algılayabiliyor? Şöyle izah edebiliriz. Alnımıza yerleştirmiş olduğumuz baş bandının, karbon-nanofiber’den yapılmış olan ön kısmındaki üç adet yüksek algılayıcıların göz hareketlerimizi ve beynimizden gelen alpha/beta dalgalarını algılamakla beraber,bandın ucunda bulunan ve kulağımızın üstüne doğru gelen yerlerindeki algılayıcılar ile çene ve diğer yüz kaslarımızın hareketlerini algılayabilmektedir.Yapılması gereken tek şey ise mümkün oldukça rahat bir şekilde kontrolü ele almamız gerekir.Çünkü yapmış olduğumuz bir gerilme ve kasılma esnasında kontrol elden kaçabiliyor (özellikle kas kontrolünü seçtiğimizde).Göz hareketlerinden bahsetmişken ufak bir bilgilendirme yapmak gerekiyor.Bu bilgi ise NIA sadece göz hareketlerinde yatay hareketleri algılayabiliyor.
Kontrol ayarlarından bahsedecek olursak,programın içerisinde belli başlı oyunları kontrol etmek için hazırda belirlenmiş profiller de içerisinde bulunuyor.İlk denemelerimizde biz kas kontrol sistemini denemeye aldık ve Call of Duty:Modern Warfare-2 oyununu incelemeye aldık.Kas kontrolünde basit olarak üç hareketi denemeye aldık.Bunlardan biri ilerleme,ikincisi bıçaklama,üçüncüsü ise yakınlaştırma (zoom).Program içerisinde ilk başta 3 adet kontrol edebilme olarak karşımıza klavye üzerinde istediğimiz tuşları ayarlayabileceğimiz bir alan geliyor.Burda yukarda belirttiğimiz üç hareketi yeni bir profil oluşturarak denedik ve denemelerimizde 1.tuş olarak belirlediğimiz tuşu kas kontrollerinde sol tarafımızdaki çene kasları ile kontrol ettiğimizi,2.tuş olarak belirttiğimizi alın kas hareketleri ile kontrol ettiğimizi,3.tuş olarak belirlediğimizi ise sağ çene kasları ile kontrol ettiğimizi gördük.Kontroller olarak tahmini olarak çalışma ve pratik yapma sürelerini belirtirsek;
- Kas Hareketleri: 30 dakika
- Göz Hareketleri (NIA sadece yatay göz hareketlerini algılayabilmektedir): 2-3 saat
- Beyin Dalgaları: 50-60 saat olduğunu söyleyebiliriz.Tabi bunlar ortalama verilen sürelerdir.Bunlar çok daha kısa da sürebilir çok daha fazla uzun da sürebilir.
Biraz da ürünün beyin dalgalarını algılama sisteminden bahsedersek, ürün bahsettiğimiz gibi alfa ve beta dalgalarını odaklanma ve düşünce ağırlıklı olarak yaydıkları frekansa göre algılayıp ona göre belirlediğimiz kontrollere cevap veriyor. Beynin 8-12Hz aralığında bulunan, rahatlama veyagözleri kapama gibi durumlarda ortaya çıkan alpha sinyallerini ve 12-30Hz aralığındaki aktif konsantrasyon durumunu ifade eden beta sinyallerini algılayabilmektedir.Yani buradaki bahsettiğimiz kontrol sizde olması için oyun içerisinde hangi hareketi yapmak istiyorsanız o harekete iyice odaklanmanız ile bu ürün neredeyse her hamlenize karşılık verecektir.Fakat dönüşler ve nişan alma konusunda biraz daha geliştirilmesi gerekmektedir.Çünkü ani gelişen bu özellikleri kavrama ve beynin o anda bu dalgaları yayması yapılan incelemelerde pek mümkün olmamıştır. Bu özellikleri özellikle ateş etme dahil kasları kullanarak optimize etmeniz durumunda sadece yön hareketlerini fare yardımı ile yapmanız yetecek ve diğer kontrolleri size sunacaktır.
Bu ürünü temin ettiğinizde bir de dikkat etmeniz gerekenler var elbette. NIA özellikle topraklamanın düzgün olmamasından ötürü oluşan şebeke kaynaklı sinyal gürültülerine karşı hassastır. Kullandığınız sistemin düzgün bir topraklamaya sahip bir prize takıldığından emin olun.
Kablosuz ağ cihazları, cep telefonları, kablosuz fare/klavye ve CRT monitör gibi etraflarında elektromanyetik alan yaratan cihazları NIA'nın yakınlarında kullanmayın. Bu tip cihazlar sabitlemeniz gereken baz kalibrasyon değerinin çok artmasına sebep olabilir. Bunu test etmek için alın bandını alıcıdan çıkardığınızda sinyal seviyesinin düşüp düşmediğine bakabilirsiniz.
Çok kuru bir cilde sahip olanların kullanmadan önce alın bölgesini nemlendirmeleri cihazın algılama şansını arttıracaktır.
Özellikle ilk pratiğe başladığınızda her 20 dakikada bir mutlaka mola verin.
Ürünün fiyatı yaklaşık olarak 300tl civarında bir fiyata sahip ve ülkemizde satışa sunulmakta.Oyun keyfinizi katlamak ve eğlenceli hale getirmek isterseniz bu ürünü tavsiye ederiz.İyi eğlenceler.
Aliens Vs. Predator

Filmlerinde olduğu gibi daha önceki oyunlarında da hem korku hem de aksiyonları ile etkileyici bir rol üstlenen Alien ve Predator serisinin yeni oyunu Aliens vs. Predator yepyeni yüzü ile bizlerle birlikte.Yapımcılarının bu karakterlerin en son filmi olan Aliens vs. Predator:Requiem ile beraber kısa zamanda çıkartmayı düşündükleri oyunun gecikmesindeki en büyük etkenler olarak 3D oyun desteği ve özellikle yepyeni görsellik olarak yeni teknoloji DirectX 11’in var olması olarak gösteriliyor. E3 fuarında oyun severlerinin karşısına çıktıktan sonra geçtiğimiz ay içerisinde Steam üzerinde yayınlanan sadece online versiyonu içeriği olan demosu ile merakları biraz da olsa gidermişti. Şimdi tam sürümü ile keyiflere keyif,korkuyu ve aksiyonu zirveye çıkartmaya niyetli gibi görünüyor.
Oyunun içeriğine bakarsak,hikayesi Alien vs. Predator ve Alien vs. Predator:Requiem filmlerinin arasında gibi görünüyor.Yani Weyland şirketi Predator tapınağını keşfetmiş ve bu iki ırkın özelliklerini ele geçirmeye çalışmakla başlıyor hikaye.Bir önceki oyununda olduğu gibi yine bu oyunda da üç ırkla ayrı ayrı oynayabiliyoruz.
Alien hikayesinde insanların ele geçirdiği ve test aşamasına soktukları,özellikle kendi himayelerinde yönetmeye çalıştıkları Alienlardan 6 numaralı yaratığı oynayarak başlıyoruz.Alien ırkının en etkili özelliği olarak karanlıkta dolaşıp düşmanlarınızı alt etme var.Bu yüzden ilerlediğiniz yerlerdeki ışıkları yok etmeniz oyunda oldukça keyifli vakitleri beraberinde getiriyor.Özellikle insanları yakalayıp yeni yaratıkların ortaya çıkmasını sağlamak farklı bir eğlence yaratmış.Yapay zeka önceki oyunlarına göre daha geliştirilmiş.Özellikle alien olarak oynuyorsanız,insanların tavanlara ve heryere dikkatlice baktığını belirtmem gerek.Tabi bu dikkatli bakma olayı zorluk derecesine göre daha da etkili oluyor.
Marine hikayesinde yani insanların hikayesinde, bir er askeri canlandırdığımız konuda Dr.Weyland’ın tapınağın içindeki amansız ve akıl almaz çalışmalarını durdurmak için mücadele ediyoruz.Tabi bunlarla mücadele ederken alien’ları unutmamak gerek.Özellikle beklemediğiniz yerden alttan veya üstten bir anda ortaya çıkıp size saldıran alien’ların aksiyona katkısını ve ani korkulara yol açtığını söylemem gerek.3 çeşit silah taşıma hakkımız var.Amacımız kraliçe alien,gardiyan alien ve Dr.Weyland’ı yok etmek.
Predator hikayesinde ise açıkça söylemek gerekirse benim favori gösterebileceğim en çok zevki aldığım ırk olarak belirtirsem,acemi bir avcı olarak başlıyoruz.Predator özellikleri bakımından;gizlenebiliyor,insanları ısıları ile görme özelliği ve alienları görebilme özelliklerine sahip.Bu detaylar oynarken oldukça keyif verdiğini itiraf etmeliyim.Özellikle bir insanı arkadan öldürürken kafasını omurga kemikleri ile çıkartıp bırakması vahşetin oldukça etkili olduğunu gösteriyor.Predatorlerde amacımız ise tapınağınıza girmiş olan insan ve alienları ortadan kaldırmak ve Requiem filminde karşımıza çıkan yeni tür Abomination adı verilen hem Alien hem Predator özellikleri varolan yaratığı yok etmek görevimiz.
Farklı bir özellik olarak ise Survivor karşımıza geliyor.Bu özellikte arkadaşlarımızla beraber co-op olarak insan ırkını seçerek ayakta kalmaya savaşmaya çalışıyoruz.Oldukça eğlenceli olduğunu söyleyebiliriz.
Menülerden biraz söz edecek olursak,menülerde klasik durum söz konusu.Ses ayarları standart özel detaylandırma yok.Grafik detayları ise fazla detaylı değil.Çözünürlük ayarları,grafik genel ayarları 3 kademe olarak ayarlama imkanı dışında özel derin detaylar yok.Kontroller ise isterseniz oyun kontrolü olarak (gamepad) oynayabilirsiniz,isterseniz de klavye fare ile beraber oynayarak oyunun tadını çıkartabilirsiniz.
Oyun içi grafik detaylarından bahsedersek kısaca,yeterli detayı pek fazla bulamadık diyebilirim.Özellikle dünya efektleri,ağaç,yaprak efektleri biraz zayıf kalmış.Diğer etmenler özellikle kan efektleri oldukça başarılı.Modellemeler özellikle Alienlarda neredeyse mükemmel.Oynanabilirlik ise oldukça rahat faka en kötü özelliği olarak herkesin ortak görüşü oyunun ırklarının bölümlerinin çok kısa oluşu.Kısa olması bana göre normal çünkü 3 farklı ırk var ve hepsinde tek tek oynadığınızda oyun süresi ortalama olarak normal bir oyun süresine denk geliyor.
Çoklu oyuncu olarak ise Deathmatch ve Team Deathmatch yapma olanakları sunuluyor.Fakat bunlar sadece mesela insan ırkı alien ırkına karşı değil,Team deathmatch de karma takımlar yapılabiliyor.Çoklu oyuncu özelliğinde istersenizde karşılıklı anlaşarak ırklar savaşı yapmanızda mümkün.Özellikle seviye(level)sistemi içerisinde mevcut olması ve her yeni seviyede farklı özelliklere sahip farklı askerler ve yaratıklara sahip olabiliyorsunuz.
Herkese iyi eğlenceler.
12 Şubat 2010
Bioshock-2
Okyanus altındaki şehirde hayat devam ediyor. Big Daddy geri dönüyor. Rapture dünyasındaki karmaşa devam ediyor.Öldü sanılan Big Daddy’nin aralarında hala yaşadığını duyan Rapture halkı yeniden karşımıza dikiliyor.Onlarla ve yeni düşmanlarımızla savaş yeniden başlıyor.
Belkide şu an bu oyunun Türkiye’de ilk olarak incelemesini sizlere sunmaktan mutluluk duyuyorum.İlk oyunun hikayesinden 10 yıl sonrasında yani 1969’lu yıllarda geçen oyunda ilk oyunun sonunda dönüştüğümüz büyük baba rolü ile yeniden oyuna geri dönüyoruz. Hikaye özetinde Big Daddy(Biz)’nin eşi geçmişte bizi öldürme teşebbüsü ile kafamıza sıkılan kurşun ile kızımızı elimizden alan ve onun çok özel bir karaktere sahip olduğuna inanan Sofia Lamb ile mücadelemiz ve kızımızı (Eleanor) kurtarmaya çalışmakla devam ediyor.Oyun başlangıcında Big Daddy silahımız ile oyuna başlıyoruz.
İlk oyuna göre yeni oyunumuzda daha çok silah seçeneğinin olduğunu belirtebilirim.Bunun yanında görsellik olarak ilk oyuna göre su efektlerinin geliştirildiği ve daha gerçekçi görünüşü ile oyun zevki bir kat daha artabiliyor.Oyun menüsü eski oyuna nazaran pek fazla fark görülmüyor.Sadece arka planda görülen deniz altından hareketli görüntü göz zevkini biraz daha arttırıyor.Fakat ses olaylarında arada oluşan sıkıntılarda olabiliyor.Özellikle 5.1 ses sisteminde bazen sesin kısa aralıklarda kesilebiliyor olması veya tam randıman alamıyor olmanız ufak problemi olarak görülebilir.Tuş kontrol ayarları her oyunda olduğu gibi özel olarak istediğiniz gibi ayarlanabiliyor olması ve çakışma sorunu yaratmaması da gayet iyi.
Oyundaki yeniliklerden biraz söz edecek olursam,ilk başta söylediğim gibi,yeni silahlar oyun içerisinde bizleri bekliyor.Bunlardan bazıları Grenade Launcher,yenilenmiş Chaingun,Drill (ilk silahımız),Spear Launcher ve ilginç silahlardan biri ise Hack Dart adındaki silahımız.Bu silahta istersek hack’lenmesi gereken herhangi bir aleti bu silah ile kolayca aktif hale getirebiliyoruz.İleriki zamanlarda ise bu silah bize mini Turret’lar ortaya çıkartıp kendimizi savunmamıza yardımcı oluyor.Bunların yanı sıra özellikle Toniclerin ve özelliklerinin sayısıda artmış olduğunu görüyoruz.Fakat en büyük değişiklik oyun içerisinde Little Sisterlar ile beraber ADAM toplamayı tıpkı ilk oyunda gördüğümüz Daddy’ler gibi bizimde yapıyor olmamız ve bunların bazılarının da görev olarak yapılması ise oldukça güzel ve aksiyonu arttırıyor.Çünkü ADAM toplamayı yapmaya başladığımız anda aniden etrafımıza düşmanlar geliyor ve ortalık arbedeye dönüşebiliyor.Oyundaki kasalar olsun sağlık merkezleri silah merkezlerini hackleme sistemi ilk oyuna göre çok daha mantıklı ve kolay yapılmış.En azından tüp içerisinde su yolu ile uğraşmıyoruz,kısa zamana karşı tıklama yarışı da diyebileceğimiz bir sistem geliştirilmiş ve oyunun daha kolay olması sağlanmış bu şekilde ve zamandan da kazanılıyor.
Oyun için son sözleri söylersem,oyun oldukça başarılı olduğunu özellikle çoklu oyuncu özelliğinin olması ile daha da keyif alınabileceğini söyleyebilirim.İyi eğlenceler.
http://img205.imageshack.us/slideshow/webplayer.php?id=bioshock220100212002339.jpg
Belkide şu an bu oyunun Türkiye’de ilk olarak incelemesini sizlere sunmaktan mutluluk duyuyorum.İlk oyunun hikayesinden 10 yıl sonrasında yani 1969’lu yıllarda geçen oyunda ilk oyunun sonunda dönüştüğümüz büyük baba rolü ile yeniden oyuna geri dönüyoruz. Hikaye özetinde Big Daddy(Biz)’nin eşi geçmişte bizi öldürme teşebbüsü ile kafamıza sıkılan kurşun ile kızımızı elimizden alan ve onun çok özel bir karaktere sahip olduğuna inanan Sofia Lamb ile mücadelemiz ve kızımızı (Eleanor) kurtarmaya çalışmakla devam ediyor.Oyun başlangıcında Big Daddy silahımız ile oyuna başlıyoruz.
İlk oyuna göre yeni oyunumuzda daha çok silah seçeneğinin olduğunu belirtebilirim.Bunun yanında görsellik olarak ilk oyuna göre su efektlerinin geliştirildiği ve daha gerçekçi görünüşü ile oyun zevki bir kat daha artabiliyor.Oyun menüsü eski oyuna nazaran pek fazla fark görülmüyor.Sadece arka planda görülen deniz altından hareketli görüntü göz zevkini biraz daha arttırıyor.Fakat ses olaylarında arada oluşan sıkıntılarda olabiliyor.Özellikle 5.1 ses sisteminde bazen sesin kısa aralıklarda kesilebiliyor olması veya tam randıman alamıyor olmanız ufak problemi olarak görülebilir.Tuş kontrol ayarları her oyunda olduğu gibi özel olarak istediğiniz gibi ayarlanabiliyor olması ve çakışma sorunu yaratmaması da gayet iyi.
Oyundaki yeniliklerden biraz söz edecek olursam,ilk başta söylediğim gibi,yeni silahlar oyun içerisinde bizleri bekliyor.Bunlardan bazıları Grenade Launcher,yenilenmiş Chaingun,Drill (ilk silahımız),Spear Launcher ve ilginç silahlardan biri ise Hack Dart adındaki silahımız.Bu silahta istersek hack’lenmesi gereken herhangi bir aleti bu silah ile kolayca aktif hale getirebiliyoruz.İleriki zamanlarda ise bu silah bize mini Turret’lar ortaya çıkartıp kendimizi savunmamıza yardımcı oluyor.Bunların yanı sıra özellikle Toniclerin ve özelliklerinin sayısıda artmış olduğunu görüyoruz.Fakat en büyük değişiklik oyun içerisinde Little Sisterlar ile beraber ADAM toplamayı tıpkı ilk oyunda gördüğümüz Daddy’ler gibi bizimde yapıyor olmamız ve bunların bazılarının da görev olarak yapılması ise oldukça güzel ve aksiyonu arttırıyor.Çünkü ADAM toplamayı yapmaya başladığımız anda aniden etrafımıza düşmanlar geliyor ve ortalık arbedeye dönüşebiliyor.Oyundaki kasalar olsun sağlık merkezleri silah merkezlerini hackleme sistemi ilk oyuna göre çok daha mantıklı ve kolay yapılmış.En azından tüp içerisinde su yolu ile uğraşmıyoruz,kısa zamana karşı tıklama yarışı da diyebileceğimiz bir sistem geliştirilmiş ve oyunun daha kolay olması sağlanmış bu şekilde ve zamandan da kazanılıyor.
Oyun için son sözleri söylersem,oyun oldukça başarılı olduğunu özellikle çoklu oyuncu özelliğinin olması ile daha da keyif alınabileceğini söyleyebilirim.İyi eğlenceler.
http://img205.imageshack.us/slideshow/webplayer.php?id=bioshock220100212002339.jpg
1 Şubat 2010
Asus ATI 5870

Eski ekran kartlarına göre kıyasladığımızda diğerlerine göre oldukça uzun olduğunu ve kasalarda ciddi sıkıntılar yaratacağını söylemek gerek. Resimde de görüleceği gibi elimde eski yadigar ekran kartlarından G80 modelli MSI 8800 GTS OC edition’a zamanında büyük dediğimde, şimdikinin yanında ufak kaldığını resimde görebilirsiniz. Test aşamasında özellikle bahsetmek istediğim, elimdeki mevcut sistemimle test ettiğimdir.Yani i7,i5 tarzında bir işlemcim olmaması ile beraber orta yüksek karışımı bir sistemdeki performansını göstermek için incelemeyi sizlere sunuyoruz.Çünkü heryerde şu anda en yüksek performanslı haliyle internette görebilmeniz mümkün. Özetle yavaştan inceleme ile ilgili donanım özelliklerini ve oyunlardaki test görüntülerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
ASUS ATI 5870 özellikleri:
- RV870 Yongası
- 2.1 Milyar Transistör
- 850MHz Grafik İşlemci (GPU)
- 1GB GDDR5 Bellek Kapasitesi
- 5.2GHz Bellek Hızı
- 150GB/sn Bellek Bant Genişliği
- 1600 Paralel İşlemci
- DirectX 11 Desteği
- 2D Uygulamalarda 27 Watt, 3D uygulamalarda 180 Watt Güç Tüketim Değeri

Asus P5B Anakart
Intel E6600 2.4 GHZ Core2 Duo işlemci (default)
2x2 GB 800 MHZ Kingston Hyperx CL5
Hiper M580 580Watt PSU
Benq X2200W 22” Gamer Xtreme monitör
Xclio A-380 kasa
Windows 7 X64 tr işletim sistemi
Görebileceğiniz gibi aşırı extreme ürünler olmamasının yanında,her oyunseverin rahatlıkla kurabileceği bir sistem üzerinde ekran kartını denemeye aldık.
İncelemelerimizde özellikle artık standart hale gelen 1680x1050 çözünürlük 60 hz yenileme hızını kullandık.Grafik ayarlarında en ufak bir düşürme olmadan,incelenmiş bütün oyunlarda çıkılabilen maksimum görsel ayarları değerlendirdik.İncelediğimiz oyunlardan bahsedecek olursak, öncelikle Devil May Cry-4 üzerinden gitmeye karar kıldık.8800 gts deki performanslarında yeteri derecede sıkıntı veren oyunda kıyaslanması bile gereksiz gibi görülse de,kartın gerçek gücünün özellikle dx9’da çıkacağını düşündük.Fakat karşımıza tam ters bi cevap verdi benchmarklarda.Resimlerinde de göreceğiniz üzere, DX9 performansında kart maksimum 130 fpsleri ortalama olarak görse de,DX10 performansı testinde bu performansın oldukça arttığını görüyoruz. Eminiz ki işlemci daha iyi bir işlemci ve ram’lerin ddr3 olması ile bu performansın oldukça artabileceğini itiraf etmemiz gerek. FarCry-2 benchmark’ında yaptığımız testte ise yine 1680x1050 çözünürlük very high grafikler ve DX10 olarak test sonuçlarını resimde görüldüğü gibi bir değer aralığı aldığımızı belirtmek gerek.
Herkesin merakla beklediği ilk DX11 destekli yarış oyunu olan Dirt-2 de yaptığımız testler sonucunda daha öncede söylediğimiz gibi orta-yarı yüksek statüde olan sistemde performansının biraz düşük olduğu görülüyor.Fakat görsellik açısından yaptığımız inceleme DX11 olduğunu belirtmemiz gerek. Ufak bir bilgi vermenin faydalı olacağı kanısındayız. Özellikle DX9 ve DX11 arasında pek fazla farkın olmadığını söyleyenler vardır mutlaka.Resimlerde pek fazla görmenin zor olduğunu bunu ancak oyun içine girip detaylı olarak baktığınızda,dünya efektlerinin daha gerçekçi,Dirt-2 incelememizde araç detaylarının daha gerçekçi ve doğal,yer zeminlerinin daha dolgun olduğunu açıkça vurgulamamız gerekiyor.Diğer inceleme oyunumuz olan Left 4 Dead oyununda evet belki fazla sistemleri zorlamayan bir oyun olabilir.Fakat zombilerin etrafınızda biriktiği zaman ve bazı efektlerin,örneğin alev efektlerinin sistemleri sıkıntıya soktuğunuda itiraf etmem gerekir.
Diğer bir oyunmuz ise World of Warcraft. Ne alaka dediğiniz duyar gibiyim şimdiden.Fakat oyunda son gelen yamalardan sonra oyunun dünyası içerisinde ve grafiksel ayarlarındaki değişiklikte oyun içinde orta seviye grafiklere getirdiğinizde bile zorlanma ve fps düşüşü yaşandığı ve özellikle bu tür oyunlarda fps nin oynarken performansınızı ciddi anlamda etkilediğini de unutmamalıyız. Bu oyunda Dalaran şehri içerisinde Multisampling 8x 1680x1050 çözünürlük ve view distance özelliğinin full olduğunu ve aldığımız bu fps değerinin bu detaylara göre oldukça etkileyici olduğunu görüyoruz. Son olarak yaptığımız resmi benchmarklı oyun olarak görünen Tom Clancy HAWX arcade uçak savaşı oyunu için gördüğünüz üzere 3 benchmark aldık. Bunlarda sadece çözünürlükleri değiştirdik ve DX10 ayarları da dahil olmak üzere bütün ayarları en üst seviyede performansları aldık.Aralarındaki FPS farklarına bakacak olursanız, ortalama FPS 46 olanın çözünürlük ayarı 1280x1024, 40 olanın 1440x900 çözünürlükte ve 39 FPS veren resmimizde çözünürlüğün 1680x1050 performans görüntüleridir.Özetle bahsedeceğimiz düşük çözünürlük ile yüksek çözünürlük arasında fazla bir farkın olmadığı,tam tersine yaptığımız incelemelerde yüksek çözünürlüklerde performansını daha da yukarı çıkarttığı aşikar.
Crysis benchmarkında yaşadığımız sorunlar nedeniyle görsel performans sonucunu, sadece tek kişilik oyun olarak performansını bildiriyoruz.Oyunu yine 1680x1050 çözünürlük ve en ileri seviye DX10 herşey açık halde yaptığımız incelemede araç patlama,bomba patlaması ve düşmanlar arasında ateş altında kalma durumunda FPSnin kısa sürelik 15 lere indiğini onun dışında ortalama olarak 27 FPS gibi iyi bir FPS verdiğini ve tekrar belirtmekte fayda var çok daha extreme sistemlerde bu performansın daha iyi olacağına eminiz.
Son olarak Call of Duty Modern Warfare-2 üzerinde yaptığımız incelemede kartın sorunsuz şekilde minimum 45 fps maksimum olarak ortalama 160FPS ye kadar performans verdiğini söylemeliyiz.
Son söz olarak eğer DX11 performansını görmek için sabırsızlanıyorsanız tavsiye ederiz.Çünkü şu anda tek destekleyen ATI.Fakat kişisel görüşüm olarak NVIDIA’nın yeni çıkartacağı GT,GTS ve GTX serilerini bekleyip ona göre karar vermek gerekir. İyi eğlenceler herkese.
http://img532.imageshack.us/slideshow/webplayer.php?id=resim14.jpg
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)